Bugün göğüs kafesinin içine çekilmesiyle merhaba dedim çünkü yaşamın amansız direnci insanı bu raddeye getirir ,mana içinde sonu bilinmeyen çapraşık bir hezeyan...
Bazen göze hoş geliriz Mel Gibson'ın uzun metraj filmleri gibi
Bazen gelecek kaygısı beklerken dost meclisinde Özgür Demirtaş oluruz Kara Perşembe'yi ve türevlerini izah edecek kadar donanımlı olmak için ..
Tam da aynaya bakıp törpüleme zamanı , tıpkı bayağılaşmıs düzende, balçık soyuna tabii kimliklerin körpe hisleriyle yargılandığı gibi..
Bir nefes kadar kabuğuna çekilmiş, bir pınar kadar tedariksiz ve bir bebek gibi vebalsiz silüetlerin tekmilsiz yargılandığı gibi...
Neyse ki ben biraz irticayi davranmak zorunda kalıyorum , çünkü kahrolası insanlık duygusu, ezelden gelen ihtişamlı ve destansı yaygaraları ; üç öğün yemek gibi hatta Pavlov'un Köpeği gibi hep bir deney şeklinde önümüze sunmakla mükellef.
Zira farkedilirse zalimliğin merhamet boyutu bugüne değin büyüyen kara lekeleri kendi benliğimizle temizlemiş oluruz
Ne diyordum; aynaya bakma zamanı,galiba, aynalarda sadece yansımalarla meşgul...
Bir hayli lâl olmuş anıların ; mürekkep süzgeçinden geçmesi şart kılınan zamanlardı, bugüne adanmış farzediyorum.
Neyse ki muhterem bunda da geçit vermedi.
Tüm alışılagelmiş hissiyatların özgün bir isyanını dile getirmişti sadece ,hatrımda yer edinmek ...
Çünkü bir görsel bütün enstantanelere gebe bir hal alıyor, ve ben feza'nın büyüklüğü kadar şaşırmış olabilirim , bu da doğal bir olasılık.
Halihazırda duygusal bir cirmin üzerinde yer edinmeye çalışmak ve keman kaşların kavis'ine maruz kalan biri için bu nefsi müdafa'yı kendime bir vazife kabul ediyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!