Alacakaranlık bir sokağın.
Baklava dilimiyle örülmüş yollarında
Kar beyazı,
Mavi gözlü bir kedi yavrusu
Ağlıyor yalnızlığına.
Bir bilsen,
Neler anlatacağım sana.
Neler fısıldayacağım
Sessizce kulaklarına.
Belki yasak
Şiirlerimden bir dize.
Ne oluyor orada
Nedir bu kulaklarımdaki uğultular
Neden toplandınız üzerime.
Neden hep beni konuşuyor insanlar
Beni anlatıyorlar birbirlerine
Dudaklarım morarmış
Ömrümü baharına adadığım,
Her sabah,
Hasretiyle gözlerimi açtığım
Gelinciğim.
Hüznüm, isyanım.
Musallat oldu üzerime
İtiraf ediyorum
Seni ben öldürdüm.
Hayal damarlarını
Kestim önce.
Ve sonra
Mayınları döşedim umutlarına.
Toplamalıyım tüm yaşadığım burukluğu
Ustalığı, acemiliği, çocukluğu ve,
Nerede bir boş vermişlik varsa,
Canımı acıtan,
Ağzını bağlayıp atmalıyım bir yardan aşağı
Yasını tutmadan.
Ben kadınım,
Toprağın bağrını deşerek
Doğururum denizleri.
Er’im binerken umutlarıma,
Yalın ayak koşarım,
Yüreğimde binlerce acı…
Neden suratıma çemkirmiş hayat
Ben kimim
Neyim.
Kimin aşklarına gem vurmuşum.
Neden hep ayrılık türküleri söylüyorum
Kendimi arıyorum.
Biliyorum;
Güne çevirecek en kör geceyi
Sevgililer.
Biliyorum;
Kara bulutları dağıtacak üzerimizden
Çocuklar..
Bir ilkbahar pazarıydı.
Çiçek açmıştı yalnızlık.
Avluda üç beş sandalye
Ve yerlerde
Yeşil bir kilim
Baharı anlatmak için dokunmuş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!