dudakların aralanınca,
hep bir başkasının ismiyle,
başkasının nefesiyle..
ben çalmak isterim seni bu dünyalardan..
ellerini tutan ellerden,
ne zaman yalnız kalsam,
her şey bana düşman oluyor.
sesler yabancılaşıyor sanki,
hiçbir şey neşe vermiyor.
geceleyin uyutmuyor kâbuslar,
kötü ruhlar varmışcasına peşimde.
gözlerinde hep bir hüzün var,
neyi sorguluyorsun acaba çok merak ediyorum?
sen uzaklara dalıp gittikçe,
seni burda unutmak isterdim,
bu yağmurun altında,
bu gece sessizce, bir müzik sesi bile yokken,
ama seni unutursam,
ve adını da hatırlamazsam hatta,
korkarım kimse anlatmaz seni kimselere diye,
bilmiyorum haksız mıyım seni suçlamakta?
aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen.
“hayatımı sen mahvettin, sen bu halde olmamın sorumlususun” desem haksızlık mı olur?
senin yüzünden hala ne yapacağımı bilemiyorum,
niçin yaşadığımızı bilmiyorum,
“evren nasıl yaratıldı” diye sorup duruyorum.
Bir akşam saati,
kollarım sanki ağır bir yük taşıyor,
daha önce hiç taşımadığım bir şey...
unutulmuş bir bardak çay gibi yüreğim,
alıştığı acılardan kurtulmuş.
ama ruhum sanki bir yük taşıyor,
Gece gibi,
unutulmuş ve yalnızlığının sebebi hiç sorulmamış,
akışı hissedilmemiş yıllardır.
çölün ve sessizliğin içinde:
'Hiç konuşmaz ölen toprak,
Gerçek ve Rüya
Bir gün bir yerdeydim,
Her yer yeşil,
Herşey güzel,
Sonra uyandim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!