Nilgün Acar - tuncay Şiiri - Antolojime ...

Nilgün Acar
380

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

T U N C A Y
Arkadaşlarla söyleşirken, çok güzel ve doğru fikirler alabiliyorum. Anar’la, İstanbul’dan ve geldiğim Rehabilitasyon Merkez’inden sözederken. “ Sen onların içinden geldin. Her şey yazıldı, anlatıldı. Ama orası, hala kapalı ve bilinmeyen bir dünya. O insanları anlatabilirsin.” Dedi. Evet, o kadar çok malzeme var ki… Diye düşündüm.
Her şeyin ötesinde, bu, benim insanlık görevim ve de borcum. Konuşabiliyorum, düşünebiliyorum, birikimlerim çok fazla, bilincim – farkındalıklarım var. Öyleyse susamam, o dünyayı – insanları içime gömemem. Zaman – zaman, birlikte yolculuklar yapacağız.
Evet.Tuncay’dan başlamak istedim. Çünkü, onun hastalığı, dünyayı bilmem ama ülkemizde yaygın bir sorunun sonucu. AKRABA EVLİLİĞİ. Sadece Tuncay da değil, birçok insanda tanık oldum buna.
Olcay ve Tuncay kardeşler. İkisinde de kas erimesi ve spasite var. Konuşamıyorlar. Olcay: Fiziksel olarak biraz daha iyi. Merkeze ilk geldiklerinde, Olcay yemeğini yiyebiliyor, bazı şeyleri yapabiliyordu. Gittikçe gerilemeye başladı. Çünkü bu hastalık ilerleyici ve bildiğim kadarıyla, tedavisi yok.
Tuncay ağabeyinden, çok daha zor durumda. Hiç oturamıyor. İncecik bedeni 12 – 13 yaşında gösteriyor. Oysa, 20’li yaşlarında. Güzel bir yüzü var. Hep gülümsüyor. Hayata küsmemiş. İnatla tutunuyor. Israrla, atölyede – bizim yanımızda olmak istedi. Ve oldu da.
Her şeyi anlıyor, duyuyor ve görüyor. Ama gözlerinden başka hareket ettirebildiği bir yeri yok, gün – gün eriyen bedeninde. Ona ulaşmaya çalışmak, ayrı bir beceri gerektiriyor. Ama yürekten istersen? Başarıyorsun.

Tamamını Oku