saklandım
çok görülmenin ortasında
görünürlüğün boy aynasında
ve ağlar gibi
bir gülmenin içinde
1.
yağmur yağacak galiba, içeri geçelim
cümlesindeki sadeliği düşün
yağmuru enlemesine geçen
kırmızı bisikleti bir de
fırtınada kalan ağaç gibi karıştı aklım
çok şey bileni sevmez bizim patron
bilirim, sessiz kalması iyidir
bir şoförün bu yüzden
şiire saklarım sözün erdemini
müzik açarım arada
1.
çıkmış kendi en yükseğine
rüzgârı kolluyor bellek
dengesinde gelişen bir ağaçken
esrik ve sakınımlı
sen sus gözlerin konuşsun, gözler teveccüh aynası
sen sus gözlerin konuşsun, gözler yalan söyler mi
beceriksiz bir insanı ifşa eder ya huzursuz gözleri
fıldır fıldır dönerken de yüzünde kurt politikacının
veya tamahkâr tacirin, yalan sayılır mı bu
dev bir plazanın
ofis katı burası
camla çevrili dört yanı
boşluk içinde boşluk sanki
sis gibi birikiyor etrafa
şehrinden geçiyorum ey aşk
bu yaz gecesi sessiz sedasız
rayihalı bir serinlik yayılıyor hatırandan
bulutlarda tülleniyor yüzün
değiştikçe aynı kalan
eski bir apartman bu, pera’da
yaşlı bir ressam kalıyor alt katta
fon boyuyor geçmişine boyna
en büyük rüyanı satmazsın, diyor
ayaküstü lafladığımızda
yeni renkler edinmiş, onu anlatıyor
güzelin ömrü kısadır
kelebekler bunun saf örneği
kısacık bir düş, uzun uykularda
imgesi büyük fakat
içimizi başka yerler çeker
başka şeyler, ıssız ikindiler, derin
oyuntulu bir ses duyarız rüzgârda
sızı kalpte ve ruhta
tesadüf sûretinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!