kolu kesik rüzgârların sessiz çığlıklarında çağır
dünyanın döngüsünü dinleyen kuşların
yere düşen tüylerinde çağır
akarsuların çakıl taşlarını dövdüğü karanlıklarda
ruhumu bilinmezin kucağına bıraktığım
anonim türkülerde çağır
cümlelerin yüzümde parçalanır
yanaklarıma çarpar içindeki öfke
anlamsız bir tınıya dönüşen sesin
cezalandırır beni, mahveder
konuşursun gözlerime bakarak
Hrant Dink’e
kırılıyor rüzgârların ruhumuza düştüğü hayaller
çaresiz imgelere dönüşüyor gerçekleşmeyen istekler
insanlar öldürülüyor düşüncelerinden dolayı
her geçen gün ağıtlar dile geliyor
sen, parçalanmış ruhlardan oluşan
hüzünlü bir bedensin
sigara dumanıyla gökyüzüne yazılmış
romantik bir şiirsin
politik tartışmaların ortasında
masumiyetini korumayı başarmış bir çocuksun
yıllar yazı masama bir takvimin son yaprağını uçuruyor…
yolları arşınlayan hüzünlü ayakların
yeni yıl öncesi
dünyaya bıraktığı son iz:
aşk…
Anlamı kalmadı kelimelerin
Ölümü çağrıştıran sessiz düşlerin
Gözlerin
Gözlerindi umudunu besleyen çaresiz ellerimin
hiç kimseye
uykusuzluğun karanlık sularında
hüznün parıldayan gözyaşları
kalbimin odacıklarından
damarlarıma akarken
bir aşkı yazmalıyız ölümün yanına
bir yalnızlığı sonsuzluğun koynuna
hep incelen sesler gibi
perde küçülttükçe yankılansak
sesimizi rüzgara dinletmeyi başarsak
yazamadığım şiirlere
kurgulayamadığım öykülere
karşılık bulamadığım aşklara
ve hiç yaşanmamış bir hayata özlem duyuyorum
sahip olamadığım dostlara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!