Dağlanmış bir yürekle geliyorum sana İstanbul
Ayağını sürüklüyor; yağmurda kalmış; üşümüş küçük kuşlar
Yorgun; çaresiz ve tuhaf
Hırpalanmış sevdaları nasıl karşılarsan; beni de öyle karşıla
Belki çakıl taşları bırakırsın avucuma bir deniz kenarında
Belki yıldızlar indirirsin yüreğime ansızın
Masum bir yüzün resmini gördük dün akşam
Kirpiklerin arasına sıkışmış binbir çeşit mine ve erguvan
İçeriye her girdiğimde gözlerini yerden kaldırmadan, bakıyordu
Ve her dışarı çıktığımda gözleri yine yerde
Ürkek, rüzgârda sallanan narin başak…
İspanyol Merdivenleri’ne gel altın ayakkabılarınla
Oturalım ve bakalım kavuniçi ışıklara, çiçekler
Sokaktan balkonlara fışkıran hayat, dans, kahkaha
Ve kalabalıklar içinde dağınık saçlı bir kız: Roma…
Sezar da şiir oldu. Pelerini rüzgarda savrulan büyük kahraman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!