Vay derdini, kahrını çektiğim, beni perişan edip savuran dünya
Dağ gibi dertlerim büyüdü, eremedim sevinçe
Ulaşamadım, bir avuç mutluluğa
Kapımı çalmadan gelen
Haklısı mazlum
Haksız cabbar
Aç olan yoksulları kederli
Sefa süren zenginleri mutlu
Feleği gaddar
Kahpe dünya
Ucunda hüzün dolu
Gün batımı
Muradını almamış sevdalar
Amansız çığlıklar
Felâket
Kıtlık
Sefalet
Savaşlar
Her yeri saracak zehr var, sende
Su gibi geçersede zaman, milyonlar koşuyor aydınlığa doğru
Zulmün kıyısında, hırçınlığı, canavarlığı tükenmeyen dünya
Fakirlik-fukaralık, cefaya burunmuş zaman zordur
Öfkem, isyanım var, tüküresim
Sana
Beni terketmedi
Bana bıraktığın bunca dertler
Hangi şiirde hüzün varsa
O benim
Hangi ağıtta gözyaşı varsa
O benim
Uğruna ömür tüketilen
Hain karanlıklara karşı
Hangi isyanda
Bir özgürlük meşalesi tutan varsa
O benim
Van'da
Çukurca'da
Şemdinli'de
Kağızman'da
İstanbul'da
Gebze'de
Çocukluğumdan aldım
Yaramı
Kürtçem inkâr edildiğinde
Hep vurdun bana, kahpe zalim dünya. Zalimlere cennet dünya
Aç kaldım, sussuz kaldım, ha bire çoğalıyor dertlerim
Özgürlük marşı! Düşmezken dilimden
Ve
Her sabahı buğulu geçen
Günler
Bir kez daha
Acının kollarına savuruyor
Beni
Yine, yaralarım kanıyor
Bir türlü
Sonu gelmiyor
Acılarımın
Dünya
Dokunma aydınlık dolu
Güneş'e
Bırak
Bin şafak düşsün sabaha, bin kez güneş doğsun güne
Dokunma, mutluluk ışığ dolsun ellere
Sevinçler, arzular, aşk filizlensin, tüm umutlar taze kalsın
Mehmet Çobanoğlu
19.09.2022
İstanbu
Kayıt Tarihi : 19.9.2022 14:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!