Ağlamak istiyorum
Ağladıkça anlıyor insan
Güldükçe unutuyor her şeyi
Ağlamak istiyorum
Ağladıkça başka oluyor insan
Güldükçe hep aynı
Ağlamak istiyorum
Ağladıkça bir şey buluyor insan
Güldükçe kaybediyor kendini
Ağlamak istiyorum
Ağladıkça insan oluyor insan
Güldükçe kapatıyor perdeyi
Ağlamak istiyorum
Ağladıkça gülüyor insan
Güldükçe ölüyor, farkında değil...
AHMET ÇİÇEK
AŞK İNKILABI
Elim verdim yare, kolum kaptırdım
Asırlık yolcuydum, yolum saptırdım
Takılınca boynuma bir gizli ferman
Ömrüm bir güzele kilim yaptırdım
Aşk en büyük inkılaptır
Akıl mantık sözde laftır
Sanki acıya davet eden
İçinde bir günah vardır
Ellerime bir kuş konmuş, uçar mı bilmem
Gülü çaldım dikenden, yaşar mı bilmem
Devrilirse ansızın bu sahte devran
Gönlüm bu sevdadan, geçer mi bilmem
Aşk en büyük inkılaptır
Akıl mantık sözde laftır
Arada güzellik yapar amma
Her solukta bir ah vardır
Ferhat’ıma koca dağlar kazdırmış
Nice sultan nice ferman yazdırmış
Aşkın kudretine yetmez ki derman
En akil adamı kararından caydırmış
AHMET ÇİÇEK
AŞK LİSANI
Ağlarken gülmeyi bilmek, erdemidir hayatın
Kuşlar kelebekler ve analar, lisanıdır bu sanatın
Kaçanı hançerleyen katil, bağrını açana sefil
Sakladığını çalan hırsız, emanet ettiğine kefil
Yeni bir mazimizde kalp kalpte nurlansın
İntikam öfke ve nefret, eğsin başını utansın
Çift yollar rafa kalksın, yeislere olsun tatil
Tek yolun kervanında ne hain kalsın ne de katil
Kalbimiz var ummanlar gibi kalbimiz
Aysbergleri yutacak kadar sıcak ve temiz
Kalp içinde çizgiler koza kadar ince
Bir cennet olur alem aşk kalbe girince
Ömür dediğimiz şey göz kırpmak kadar
Aşka doyan ömür bin ömürle alakadar
Aşka dargın kalpler hep mahzun ve üzgün
Aşka müptela gönül mutludur öldüğü gün
Umutlar yarınlarda saklı, yarınlar yarınlarda
Aradığımız uzaklarda değil çok ama çok yakınlarda
AHMET ÇİÇEK
AŞKA ALDANDIM
Yar üstüne düştü kalbim
Çekti kaldırdı beni
Aşk külüne düştü yolum
Yaktı yandırdı beni
An teline düştü ömrüm
Güldü kandırdı beni
En derin yaralar yürekten ağlarmış
Baharlar yazları kışa bağlarmış
Sevda ateşinin can yaktığını
İnsan kül olunca anlarmış
Ben aşkta acıyı içtim
Dikeni tuttum gülde
Kutuplarda yandım
Çölde suyu unuttum
Ben şuna buna sana değil
Ben aşka aldandım
Sen getirdin beni bu hale
Yardayım şimdi
Efkarım sardı beynimi
Zordayım şimdi
Her yerde gelincikler açarken
Bende yapraklar sarardı
Ben sonbahardayım
Hayat ki, aşkın dergahına bir yol sanmışım
Yollar tükendi kendince, ben usanmışım
Bir ateş oldu içime, pervasızca yanmışım
Her şey düş gemisinde bir masal
Ben aşk sanmışım
Ve aşka aldanmışım
AHMET ÇİÇEK
AŞKIN TARİFİ
Hangi lisanda gizlidir
Ve hangi kalemin mürekkebinde vardır aşkın tarifi
Yani hep özlemek midir sevda dedikleri
Yardan yarımından ayrılmak mıdır her zaman
Ama biraz da dokunabilmek değil midir ellerine
Görebilmek yani yeri geldiğinde
Sarılmak bazen sarabilmek kendine
Şair şiir yazar derler tarif edemezmiş
Aşık da aşkı yaşar, nedir bilmezmiş
AHMET ÇİÇEK
AŞKTIR DERDİM
Bana hayat nedir diye sorsalar
Ben aştır derdim
Bana ölüm nedir deseler
Yine aşktır derdim
Çünkü benim sevincim
Aşktır derdim
Çünkü benim derdim
Aşktır derdim
Aşkın taşı baş yarsa da
Yangınıyla can yaksa da
Her yanımı dert sarsa da
Aşktır benim, aşktır derdim
Rüzgarına değsin yelkenim
Yokluğunda üşür ellerim
Aşksız canı ben neylerim
Aşktır benim, aşktır derdim
Hasret var, bir acı, biraz naz
Her yaraya merhem bulunmaz
Neyleyim, kendi düşen ağlamaz
Aşktır benim, aşktır derdim
Yar uğruna divane
Mutlu olmak bahane
Başka dertten bana ne
Aştır benim, aşktır derdim
AHMET ÇİÇEK
NERELERDESİN
Ufuklar, sonsuzluğun yamacına yaslanmış
Bir de yokluğunun kuytusuna gözlerin
Yollarına düştüm, yürüdükçe uzar yollar
Yürüdükçe kaybolur gözlerin, nerelerdesin?
Hiç umulmadık bir anda
Zamansız yağmurunla ıslatan sen
Sen misin doğarken utanan güneş
Yakarken ağlatan sen?
Sen misin başıma ak ak düşen
Baharı kışa döndüren sen?
Ah nerelerdesin?
Nehirler neden böyle sessiz akıyor
Zaman neden hep sensiz akıyor...
Ölüm sessiz yanaşırmış limanına
Nehirler mi öldü içinde, ne oldu
Söyle köprüler neden ağlıyor...
Seni sensizliğe gizleme n’olursun
Sokak derbederi eyledin beni
Gittin, zamanı da götürmüşsün peşinden
Bir ateşin kaldı elimde yanar kavrulurum
Gel birlikte yanalım cehennemin olayım
Sen gideli nerde sabah orda akşam
Mehtabı da sökmüşler eski yerinden
Geceler zifiri karanlık, karardı dünyam
Saatin tik takları nafile vurur yarına
Zaman anlamsız sen olmadan, her şey yalan
En tatlı sözlerin bile anlamsız geldiği anı bilir misin sen?
Zoraki tebessümlerle ağladığın oldu mu hiç?
Gündüzün ışıkları karardı mı gözlerinde?
Bak işte ben bu hallerdeyim
Ağlamak bile fayda etmez haline ağlayamazsın
Anlatmak anlamsız gelir bir yerde derdini, anlatamazsın
Ey adını mahzenlerde gizlemiş sevgili
Sen gideli uyku nedir unuttu şu gözler
Perdeler inmeyedursun akmaya başlar çeşmeler
Henüz baharı bile geçirmeden
Güller de solar oldu, nerelerdesin
Bütün sokaklar seni saklar benden
Çekilir üstüme koca akşamlar
Peşinden hasretin tutar, nöbetindeyim artık
Mazinin kuytusuna girmekteyim
Düşerim her defasında düşlerin ortasına
Sanki bir yerlerden sen çıkıyorsun
Uzanır uzanır ellerim, nerelerdesin
AHMET ÇİÇEK
BEYAZ KIVILCIM
Göl suları gibi neden duruldu hayat
Ne oldu, yoksa zaman mı yoruldu?
Ey yalnızlık! Ey hasretin yurdu!
Ey yar!
Olur ya bir gün bu hikaye biter de
Düşerse gözlerine ölüm fermanım
Elveda demeden gitme sakın.
Cezamı gözlerinde kesmeden
İnfaza yollama beni kalbinde
Tutsaklığımı bağışla gözlerine
İçinde aşk çürüttüğüm meçhul gözlerine ver
Şimdi her neredeysen
Bir kıvılcım gönderiyorum
Yüreğimden yüreğine
Her şeye rağmen bir beyaz kıvılcım
İçindeki magma patlasın
Yüreğin dudaklarından dökülsün diye
Yüreğinde başlamıştı her şey
Sönecekse yüreğinde sönsün diye
Belki dönersin diye
Bir beyaz kıvılcım
Herhangi bir akşamüstü
Martılar son çığlıklarını bırakınca sevda limanına
Kara gölgeli kumrular konunca sahil yoluna
Güneş kıpkızıl rengiyle batınca denizin suyuna
Gecenin üstüne damlayınca yıldızlar
Usul usul kapat gözlerini
Unut her şeyi, yalnız beni hatırla
Çok uzaklarda olsan da fark etmez
Uzat bana ellerini
Bir beyaz kıvılcım düşecek içine
Al onu koy yüreğine
AHMET ÇİÇEK
BUGÜN
“Güneş dürülüp söndüğü zaman
yıldızlar dağıldığı zaman
dağlar yürütüldüğü zaman
bütün değerler terk edildiği zaman
vahşi hayvanlar can getirip toplandığı zaman
denizler ateşlenip kaynatıldığı zaman
gökyüzü parçalandığı zaman
cehennem kızıştırıldığı zaman
cennet misafirlerine açıldığı zaman”
işte o zaman…..
haydin gidiyoruz
yolculuk var bugün
gün diyorduk,
gün dediğimiz gündür bugün
bir göl idik
şelale olduk bugün
güneş bir başka doğdu
bülbül bir başka öttü bugün
takvimler zamana küsmüş
yapraklar düşmüyor bugün
haydin gidiyoruz yolculuk var bugün
şehirler yıldız yıldız...
ıslak bulutlara terketmiş kendini
rahmet iniyordu göklerden
günahlarına şehrin
sokaklar mahşer hazırlığında
kimi şokta
kimi belirsiz bir yana koşuyor
gün, ana-baba günü
haydin ey insanlar...
haydin gidiyoruz yolculuk var bugün
korkudan ağlamayı unutanlar
adem elbisesiyle dolaşanlar
kıyamet bebeği doğuranlar
vakitsiz çığlıklar
bayılanlar, ayılanlar
ilk secdesine kapananlar
kalkın insanlar kalkın
haydin gidiyoruz
yolculuk var bugün
Adem’i ısıtan güneş
bizde mi sönecekti
ayaklar altında dağlar patlıyor
ne savaşa benziyor bu, ne afete
ne düşman belli ne dost belli
denize düşen sarılacak
bir yılan bile bulamıyor
artık bu diyar bize yar olmaz
haydin gidiyoruz
yolculuk var bugün
söndü şeytanın külleri
cehennem ateşi yandı
İbrahim bahçesinin açtı gülleri
uyandı tabutlar
uyandı bütün bir millet
uyandılar gün doğmadan uykularından
her yanda korkunç gürültü
ölü bile öldüğünü unuttu
haydin gidiyoruz
yolculuk var bugün
Ey Allah’ım!
Nedir bu cümbüş,
Alem çıldırmış olmalı
Yıldızlar denizde boğuldu
Felek feleğini şaşırmış
Dağlar ada oluvermiş
Derya avuçta su
Nehirler ters akıyor
Cennet misafirlerini
Ateş yakacağı anı bekliyor
Haydin gidiyoruz
Yolculuk var bugün
AHMET ÇİÇEK
CAN İLE CANAN
Can cana can için
Canı canandan ister
Her can, can ile yanmak için
Canandan cehennem ister
Yanan can kül olmadan
Yine canandan medet ister
Canan da yanar can ile
Hem candan da beter
Aşkın cehennemi sönmez
Hep can ile cananı yakmak ister
Ama ille de her can
Can cana can için
Canı canandan ister
AHMET ÇİÇEK
ÇALMA ÖMRÜM
Sen böyle hep başıboş mu dönersin
Dönme dünyam dönme artık yalandan
Tenhada kaybolmuş resim gibisin
Çalma ömrüm çalma artık zamandan
Bir günüm bile yok, mevsimlerin yazından
Yaprakların kaderi hep düşmekmiş dalından
Bu günümden ne gördüm, ne göreyim yarından
Çalma ömrüm çalma artık zamandan
Gözler olmadık vakitlerde ıslanır
Bazen insan korktuğuna yaslanır
Bu gönül ancak toprak ile uslanır
Çalma ömrüm çalma artık zamandan
Genç yaşıma etme artık merhamet
Yol göründü, çoktan koptu kıyamet
Çok yoruldum, uzun söze ne hacet
Çalma ömrüm çalma artık zamandan
Yalnız kalacaksan her gün her gece
Çalma ömrüm, çalma artık zamandan
Hep sürecekse bu tekerlemece
Çalma ömrüm çalma artık zamandan
Dönme dünyam dönme artık yalandan
AHMET ÇİÇEK
SENBAHAR
Bir bahar çöktü üstüme
Bahar bahar üstüne
Aşk ağlatmaya alışıktı
Ve güller bülbüle
Bülbül de aşıktı güllere
Avuçlarımda bir karanfil titriyor
Akasyalar sensiz üşüyordu
Papatyalar bir bir ellerimden düşüyor
Ama güller bana
Hep senbahar üflüyordu
Bir bahar çöktü üstüme
Bahar bahar üstüne
Bizim gönül divane oldu
Sevdi seni, sana sen oldu
Evvel yalnız bir iken
Şimdi bin bir oldu
Ama bunu kimsecikler bilmiyordu
Sadece gönlümün
Henüz ismi konmamış şiirleri biliyordu
Sen bilmiyordun, papatyalar bilmiyordu
Bir aşk uğruna bir yürek parçalanıyor
Sen bilmiyordun
Her gece ama her gece
Düşsün başına taç olsun diye
Taş atardım yıldızlara
Yıldızlar başında sönüyordu
Sen bilmiyordun
Papatyalar yalan söylüyordu.
Sadece gözlerine baksam yetiyordu
Ufuk dolu, yaş dolu, aşk dolu gözlerine
Bakıp bakıp dalmak, ve ah
Hiç doyamamak nasıldır iyi bilirim
Bir rüzgar değdi mi saçlarına
Hoş sedalı şarkılar duyarım saatlerce
Bir mevsim bekliyorum
Hiç yaşanmamış ve belki hiç koklanmamış
O mevsimde saçların
Bir mavi deniz gibi esmeli
Güneş doğmalı sen gülünce
Gözlerim sende uyumalı
Ve gözlerim sende.. sende uyanmalı
Elinde senbaharın gülleri
Başında taç yaptığım yıldızlar
Dudaklarında rüzgar melodisinde şarkılar
Etrafında savrulup duran sarı yapraklar
Ve bana doğru yaklaşan adımların…
Ey sevgili! Ey kalem kaşlım
Bana “Seni seviyorum” dediğin gün
Gökyüzüne bak,
Siyah perdelerine konacak yıldızlar...
Yağmur güllerimize düşecek.
Ey sevgili! Ey kalem kaşlım
Ahu gözlüm, sevda bakışlım
Alem SENBAHAR kokacak
Sende ben kokacaksın.
O gün geldiğinde
Kaldır başını ve bak
Güneş ikimiz için doğacak...
AHMET ÇİÇEK
SENİ ÇOK SEVİYORUM
Kan kırmızısı güller kokla benim için
Bahar teninde çiçekler açsın
Ufka gizlenmiş sevda denizinin masalındaki
Cam buğusuna yazılan bir divanelik değil bizimkisi
Yani sevdiceğim sen de biliyorsun
Aşk “Seni seviyorum” dan ibaret değil.
Seni öylece çok seviyorum
Seni hasretten
Seni gurbetten,
Seni gönülden
Seni gerçekten çok
Çok seviyorum
Sen kalbimde saf ve durusun
Hayaline bile dokunmuyorum
İster güz gelsin, ister yapraklar kurusun
Sen koklamaya kıyamadığım
Gönül bahçemin en kızıl gülüsün
Kalbimin en saf hissi ile sevdiğim sensin
Öteden beri hayal edip beklediğim sensin
Ömrüme dek ömür saydığım sevgilim sensin
Sen bende teksin
Varlığınla huzur doluyum
Sen yaprağında çiçek kokan bir gülsün
Sevdam sende bülbülü üzer
Mecnun Leyla’sına küser
Sen bensin
Ben senim
Farkında değil misin?
Ben tek dizelik şairim, sen tek dizelik şiirimsin
Gece gündüz söylemekten bıkmadığım
Şiir özlü şarkım sensin
Sen sevmekten usanmadığım
Tek hecelik “aşk”ım değil misin?
AHMET ÇİÇEK
SEVDİK SEVDİK SEVİLMEDİK
Bahar gülü dal ucunda
Sevdasından nara dönmüş
Sabahları tan ufkunda
Umuduyla sana dönmüş
Can dilendik, vah işittik
Hiç gülemedik
Sevdik sevdik sevilmedik
Yar sevilmedik
Bir güzelin dilinden biz
Yar seçilmedik
Yüreğimden gizil bir ses
Sev güzeli sev be diyor
Sular tersin tersin aksa
Gönül sana meylediyor
Aşk dilendik, yok işittik
Fark edilmedik
Sevdik sevdik sevilmedik
Yar sevilmedik
Bir güzelin dilinden biz
Yar seçilmedik
Kader bu ya küsmüş bize
Gönül yardan cevap bulmaz
Yosun tutmuş koca dünya
Kuytu yere güneş vurmaz
Yar dilendik, yar aşkıyla
Yar bilinmedik
Sevdik sevdik sevilmedik
Yar sevilmedik
Bir güzelin dilinden biz
Yar seçilmedik
AHMET ÇİÇEK
YABAN SEVDA (PLATONİK)
Gökyüzünde yıldızlarla dans ederken sen
Uykumu çalardın gözlerimden
Hayalini sığdıramazdım gecelerime
Usulca kondururken ellerini ellerime
Bir sarhoşun hıçkırığı kıvamında
Ansızın bir ah düştü, gönlümün ırmağına
Rasgele gülüşün yeter, düşmek için peşine
Gerçi hiç bakamadım, gözlerinin içine
Dardayım gülüm, öyle muhtacım ki sevgine
Yandım ama rızamla girdim cehennemine
Belki kanayan yaramı sararsın diye
Bir yabani av düştü, yarı yırtık ağına
Aklım sende, kalbim sende, ömrüm sendeyken
Farkında bile değilsin delirdiğimden
Benim ellerim yara, senin ellerin diken
Dokunamam sana, ah çekerim derinden
Boş sevdadır deyip tam dönecekken, yeniden
Bir parçacık ak düştü, gölgelerin dağına
Yalnızlığımı paylaştığım dolu-boş odamla
Gam demleyip içerken damla damla
Karar verdim, zorbela yaklaştım yamacına
İşte o an, doğrulup bakmamla gözlerine
Günlerdir ezberlediğim birkaç kelam yerine
Dilimden kan düştü, yanı kırık bardağına
O son akşam, kimseler yoktu sokaklarda
Henüz lambalar da yanmamıştı odalarda
Sessiz kıyametin koptuğu bir dünyada
Sırf senin hatırına sakladığım son nefesimle
Seni seviyorum diye haykırdım, haykırdım da
Zaten heder olan bir can düştü sevdiğim kucağına
AHMET ÇİÇEK
YALNIZLIĞIN İSMİ
Bir umudun gölgesinde
Çizerken hayalinin resmini
Acı bir şerbet gibi
Yudumlarken yılları
Sen bilmezsin belki de
Ben koymuştum yalnızlığın ismini
Kaybolur yüreğim
Kaybolur avuçlarında
Bir kuyu oldun bana
Kuyular bakışlarında
Ve bir gömlek parçası
Parmak uçlarında
Yusuf’a Yakup ağlar
Bana da yar, yar sen ağla
Yıllar var ki bir tanem
İsminle ben belki bin heceden
Yalnızca bir heceyim
Beni gündüzlerde arama
Ben güneşsiz yerlerde
Belki de bin geceden
Yalnızca bir geceyim
Ben olayım gözlerinin resmi
Usulca dokunduğun ten olayım
Kırık bir ayna gibisin sen
Karşında paramparçayım
Tükettiğim ömre yazık
Bir gülüşün kalsın bende
Uğruna bir ömür harcayım
Sende bir ben kalayım
Ben bir tek senin olayım
AHMET ÇİÇEK
AŞKA DÖN
Eğme başını eğme
Efkar seni öldürür
Dert bendedir
Deva bende
Bak gözlerime
Ağlama yar
Ağlama yar
Aşk bir ateştir
Sormadan yakar
Gitme ey yarim gitme
Elde gurbet savurur
Can bendedir
Vatan bende
Kal yüreğimde
Ağlama yar
Ağlama yar
Aşk bir güneştir
Elbette doğar
Küsme sevdaya küsme
Aşka yakışmaz gurur
Suç bendedir
Aşk da bende
Dön ellerime
Ağlama yar
Ağlama yar
Aşk bir mevsimdir
Geçer sonbahar
AHMET ÇİÇEK
GÖZLERİN
Sevmek de hoş sevilmek de
Sevdim... sevmek kadar sevilmeyi
Sevdim... senden kalan her şeyi
Ama en çok gözlerini
Sevda bakışlı gözlerini sevdim
Bilirim, her sabah uyandığında
Hilal kaşlarının altında
Perdeler ağırdan ağırdan aralanır da
Çıkar yine ortaya
Uğruna delirdiğim gözlerin
Halen aşığıyım o dehlizlerin
Her bakışımda
Bir yıldız gökteki yerini bulur.
Dalında bir tomurcuk yeşerir
Vurgun yemiş bir denizci misali
İçine çeker beni gözlerin
Acı bir şerbet gibi insafsız
Bir dost kadar candan çeker.
Uykusuz gecelerin rüyası gibi
Bir anne duası gibi
Girdap gibi, alabildiğine derin
Ben senin en çok
Sevda bakışlı gözlerini sevdim
AHMET ÇİÇEK
ZAMANIN SON HECESİ
Düşünceler... İnsan beynine düşen ilk gölge
İnsandır, gölgesi beyninden çalınmış bilge
Düşünceler, düşünenin düşlerine mahküm
Ne yaman düşmüş bu, insan beynine tahakküm
Düşler zalim, akıl düşünmekten uzak
Pire deveden büyük, fil karıncadan ufak
Dünya dönüyor desem de dönmüyormuş artık
Küçüldükçe küçülmüş dev bildiğim yaratık
Beyinler serseri, akıl akıllara şaşmakta
Ah’dan fayda yok, tatlı dil bile can yakmakta
Ecel zamanı vurmuş, iyi kötü bilinmiş
Kalpler kararmış, mukaddesler silinmiş
Zaman en hızlı zamanını yaşıyor şimdi
Hani aşkı maşuka sunan makam bizimdi
Her canın kıymeti sevebildiği kadardır
Her sevenin vatanı sevildiği diyardır
Dünyalar dar, beşeri tabiat civarında
Yangınlar var, ilahi adalet divanında
Gecenin beyazı nokta virgül yıldızlardır
Yazık ki güneşte karanlı arayanlar vardır
Ruh diyarında çığlık, ruh diyarında afet
Ne din kalmış ortada ne kimsede asalet
Güller açtırmakta bahar, soldurmakta kış
Hakikat bir köşede, yalan almakta alkış
Hakkı batıl görene adalet sunulur mu
Kul unutur belki, Sultan-ı Hakk unutur mu
Ya Rabb! Biz bize biz olamadık, bizi affet
Herkeste tükenir sende tükenmez merhamet
AHMET ÇİÇEK
ÇIRADIR GÖNLÜM
Yar elinden bir su içtim
Tuzaklara düştü kalbim, tuzaklara
Bir kuş kondu göğsüme hey
Çaldı kalbim, uçtu gitti çok uzaklara
Çabuk yanar, çıradır gönlüm
En değmeze bir anda kanar giderim
Cehennem ateşi varmış içimde
Bir kibrit alevinde yanar giderim
Bir güzel yüz bir tebessüm, aldanmışım vesselam
O hayaller, ümitler avunmuşum vesselam
Gecem yatak, gündüzüm yorgan
Çıradır gönlüm, çarpılmışım vesselam
AHMET ÇİÇEK
HASRETTEN
Dağlara küsme
Dağlar değildir aramıza ayrılığı taşıyan
Öyle olsa kuş olur yine konardım başına.
Ah zamandır sevgilim
Aşıp gelmeye hasret diyorlar...
Ne vakit biter bilinmez
Ona da kader diyorlar...
Hasrete gömlek giydirmek gerek
Göz görmese de sevmek gerek
Güle dikeni vermek gerek
Gülmeden ağlamayı bilmek gerek
Sevmen gerek
Sevmen gerek
Sevildiğini bilmen gerek
Yaprağı solan dal baharı özler
Yakup hep Yusuf’u değil
Aslında gülmeyi özler
Selamın yetmez sevdiğim
Bir çiçekle bahar mı olur
Gönlüm sevdanı özler
AHMET ÇİÇEK
HÜLYADAYIM
unutmuşum yokluğunu
bir tatlı hayale kapılmış gidiyorum.
her şeyden biraz tat alıyorum.
güneşi gördüğümde oh diyorum,
yağmurun inceden damıttığı yerde sırılsıklam oluyorum.
usulca bir rüzgar esse
ayaklarım yerden kesilsin istiyorum.
şikayetim yok, hiçbir şeyde kusur bulmuyorum
belki sebep budur bilmiyorum
ama şimdilerde seni bir başka seviyorum….
Bir garip hülyadayım, hatıralar deryasında
Yalan da olsa bir türkü tutturmuşum
Söylemek hoşuma gidiyor
Yalan da olsa yürüyorum
Adımların adımlarıma denk düşüyor
Konmakta biraz tedirgin kelebek
Sanki çiçeği kokluyor
Ellerin ellerime değiyor
Sana yazdığım mısralar düşerse aklına
Beni hatırlayıp ağlamaz mısın
Yağmura benzer düşlerim üşürse biraz
Titreyen ellerime dokunmaz mısın
Bir şiir diliyle geceye dokunmak
Çıplak ayaklarla toprağa basmak
Gelmeyeceğini bilsem bile hoşuma gidiyor
Belki geçer umuduyla yollara bakmak
Yağmasan da hoşuma gidiyor
Bir yağmur tanesine adını yazmak
Ahmet ÇİÇEK
FİLOZOFİK NAĞMELER
Yaşamak deliye rahat
Acemi tecrübelerle sırtıma kondu hayat
Tahammülün son raddesinde
Aklım med-cezirlerde
Çengel gibi bir kelime
Takıldı durdu ömrüme
Yalnızlık... yalnızlık... yalnızlık...
Tepeden hep ferman düşüyor
Gitmek mi zor, kalmak mı zor
Yeminler ettim durdum
Dara düştüm, yeminimi bozdum
Telkinlerle güldürdüm
Evhamlarla ağlattım kendimi
Rahatlarım diye şiirler yazdım
Resimler döşedim dünyama
Kitaplar okudum
Edebiyatıma yeni kelimeler aradım
Flozofik nağmeler düşledim
Gitmek mi zor, kalmak mı zor anlayamadım
Yapmak istediklerim oldu
Ama hep yapmak zorunda olduklarım durdu önüme
Dert anlatmak isterken hep dert dinleyen oldum
Hayata yabancı kalmaktan korktum hep
Neden bir güzelin hayalinde ben yoktum
Kapıları kapadığım oldu kendime
Yürüdüğüm köprüleri yıktığım...
Hep başkalarına kızdım, hep başkalarına
Ah insanlar değil miydi, şu halime sebep
Birazcık prensiplerimden faydalandım
İnsanı anlamak gibi bir konu buldum kendime,
Feylosofluğa özendim
Akıl tüccarlığı yaptım çoğu zaman
Nerden bilebilirdim
Değer yargılarım bir gün yargılayacaktı beni
Takdiri ilahinin cilvesi işte
Huylu huyunu bilmezmiş
Umudu sevdirdi hayat
Yeşeren dalların gölgesinde baharı gözledim sonra
Her şeyin farkında olmam gereksizdi
Tedirgin bakışların ardında
Bir parçacık tebessüm aramak yeterdi bazen
Dilerse insan
Her yol mutluluğa çıkarmış
Acı kaderi yudumlamakmış marifet
Kazanmak istediğimde kaybetmeyi öğrenmek
AHMET ÇİÇEK
YENİDEN
Çok sevgi ekmişim gönül bahçene
Gülü dikeninden bölmek istemem
Uğruna ömrümü heder etmişim
Baharın görmeden ölmek istemem
Yavan yuttum sevdanı
Sev beni bir daha sev yeniden
Çabuk unuttun sen beni
Koy beni kalbine koy yeniden
Gümbür gümbür giriverdin soluma
Bir de baktık başlamışız oyuna
Çıkıldı birkere bu sevda yoluna
Yol sonu gelmeden dönmek istemem
Yok yere bir anda çıran olmuşum
Enkaza döndürdün, viran olmuşum
Öyle yanmışım ki, cezan olmuşum
Seni de yakmadan sönmek istemem
AHMET ÇİÇEK
YETERDİ
Sana derin duygular bağlamışım ne fayda
Geri dönmek imkansız ağlamışım ne fayda
Tuz ekmişin yarama hekim gelmiş ne fayda
Bu karanlık dünyama yıldız olsan yeterdi
Ne istedim ki senden ne istedim vermedin
Şu zavallı gönlüme bir gül versen yeterdi
Hiç gülmeyen yüzüme bir gül desen yeterdi
Bakmam artık yollara, dayan yüreğim dayan
Boşa gelmişim dünyaya, benim rolüm fiğüran
Mutluluklar dilerim, hayat sana armağan
Ahmet ÇİÇEK
YOL VER GELEYİM
Görüyorum seni
Bazen buğulu camların ardında
Bazen sisli dağlara nazır
Düşlerimden buğulu resimlerin geçiyor
Ama dokunmak mümkün olmuyor ellerine
Yorgun kanatlı bir kuşum ben
Etrafında dönüp duran
Konacak bir dal arıyorum
Dal var ama konsam kırılacak
Yorgun kanatlarım düşecek yerlere
Müsaaden varsa
Geliyorum sana doğru
Davetsiz misafir miyim
Bi cesaret ver de
Sofrana konmaya derman bulayım
Zaten edebimden tutulmuşum
Bir de sen susma
Bi işaret ver de
Sena yanaşmaya imkan bulayım
Demli bir geceden içmişiz
Ay sönmüştür gökte, yıldızlar da öyle
Saf karanlığı çekmişiz içimize
Adımlarda tedirginlik yok
Düşe kalka tehlikelerle boğuşmaya razı
Hayaller güzel olsa da
Nerde durduğumuz belli değil ne hoş
Kayıt Tarihi : 11.6.2008 16:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!