Tüm Küskünlükleri Geride Bırakarak Git...

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Tüm Küskünlükleri Geride Bırakarak Git...

Hiç kimse vuramadı bana, senin vurabildiğin kadar…

Bir zindan kapısı bu, bir sürgün bu sonsuza, acılarla gözyaşına…

Kadere küskünlük bu çizdiğin yol…

Ve durmayasıya bir gonk bu sen sesi, kulaklarıma dökülen…

Acınma bu kendi kendine çaresizlik…

Bir yolculuk bu, taban diplerinin yırtıldığı…
Bir baş belâsı bu, unutulamayışın…
Bir hırs bu küskün bakışlara…

Unutulmuyorsun hiç hatırlanmak da istemiyorsun, bir kargaşa bu, düşüncelerde, bir açlık bu, yarınların açlığına, vazgeçemiyorum senli her şeyden, vazgeçemiyorum senden nefret etmekten, seni artık sevmiyorum demek için yırtıyorum boğazımı…

Bir pişmanlık bu baş edilemeyen…
Artık ben seni ençok sevemiyorum…

Bir güvercindin avuçlarımda, uçup gittin hazanlara… Biliyorum ki artık sen ben gibi değilsin...

Lâl oldu dilim yılların ardında kalan düşüncelere… Suskunluğu seçmek belki de bir kaderdi…

Hep hüzün kuşlarını beslemekle çöktü içimiz...

Bir beyaz güle kurban ettik kendimizi ki,
kan kırmızı gül rengi çöktü içimize tükendiğimiz yol arkadaşlığımızda...

Ama yine de vazgeçmedik sevdadan...
Uğruna öldüğümüz sevda yaraları var nefes aldığımız ciğerlerimizde...

Soluksuz nefesler aldık ama aldırmadık kan kusmalarımıza...

Tükendik ama tükendik bile diyemedik dik kalmamız için sevgide...

Hasretin yolunu gözledik dilimiz lâl olurken yine tüketmedik sevdayı...
Ölgün baharlar yaşadık kış soğuğu vurdu omuzlarımıza donduk ama ölemedik...

Bu sevdaya biz prangalandık yine de vah demedik...

Olsun be gülümseyenim yaz olsun bak yine meltem rüzgârları karşılayacak ensemizi...

Hayıflanma yaz’a ki ısınsın içimiz bizle beraber sevdamız...
Kırılmış tüm benliğim, acımasız bir hırpalanış bu, bir mezar taşı yazısını okurken, yaşanacak ne kalabilişti geride, arta kalanlar yetebilecek miydi çarpık bir yaşama?

Bir baş eğiş bu kanayan benlikle, ruhumu dengeleyip sonra darmadağın bırakarak, benlik savaşına sokman ne kazandırabildi bize?
Sen gidiyorsun geride bırakıyorsun tüm geçmişimizi, geride kalıyoruz tüm yaşantımızdan derken
sadece bakındım, kaç yıl sürer bu seni arayış...

Git bütün sevdalara küskün olsun yüreğin ki
sadece yıkıp söktüğün bir yürek var sana umutsuzca el sallayışlarımla eşlik edecek,
bensiz bakındığın yollarda...

Dur gitme bak bahar, bak kuşlar kanatlarını tedavi edecek, bak mor sümbüller açacak belki de bize de bahar gelecek... Gitme sen gidersen yüreğim sende kalır…

Dur gitme ömrüm yetmez bu suskunluğa…

Kim eğilip tutabilmiş gölgesini... Kim avuçlayabilmiş gölgesini... Veya
kim biteviye tutabilmiş gölgemsin dediği sevgisini...
Gölgene su dökersen kendini görürsün ama gözlerin de ıslak olur O görüntüde, bir kez daha.

Kim Demiş Ne Zaman Demiş Ki Ben Öksüzüm Diye
Anka kuşu gibi küllerinden can bulurken bedenimiz,
aslında bir yokuş aşağı düşeceğinden habersizdi...

Parçalanmış beden parçaları yapıştı isteklerimizin ardına...

Yüzyılda bir açacak Yüzyıl Çiçeğini beklerken aslında çocukluğumuz bin yıl ertelendi...

Sadece şaşkın baktık bizden koparılanlara, sadece umuda takıldı gözlerimiz bekleyişlerde...

Oysa beklerken yok oluyordu hayatımızın mutluluk kesitleri...

Oysa güvenmiştik bize güvenenlerden çok, oysa zorladık bakışlarımızı nazar boncuklarından ferman beklerken...

Oysa zorlarken hayatı kendimiz kalırdık yokluklarda...

Zalimdi düşünceler, zülmüne uğradık isteklerimizin...

Ve fermanlar yazıldı hayatımızı sonlandırmalarına dair...

Oysa yaşıyorduk aksak yürüyüşlerle tutunuyorduk geçmişten kalanlara...

Suskunluğu düşündüm, sahipsiz düşüncelerin ardındakileri düşündüm ve ilk cümle çıktı dudaklarımdan, artık susma, tüm suskunluklar ölmeden öldürür insanı…

Ben şimdi içine kapanmış ceylanları kovalarken, sadece düşündüm... Ne kadar sevilirsem, O kadar severdim... Ne kadar güvenilirsem, ondan çok güvenirdim...
Artık beni güçlü hissedenin, güçlülüğü kadar güçlüyüm... Oysa nekadar aciz kalmışım sevdiğim dediğime...

Şimdi git
tüm küskünlükleri geride bırakarak git...
Sadece yalvarmayan bakışlarım eşlik edecek gidişine...

Artık sabahları vuruluyoruz gecenin ürkütücü nefesinden sonra…
Kendime hediye ediyorum bu ürkütücü gece nefesini…
Nefesim kalıyor gecenin nefesinin içinde ve daralıyorum ürpermelerimle, sensizlikle…

Bir bakışın eksik artık gecenin nefesleriyle, gece nefeslerimin içinde...

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 25.2.2011 11:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    yüreğine sağlık,,tebriklerrrrr

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Yılmaz 4