Olmayacak kaç duaya amin dedim adının geçtiği. Hiç sayamadım! Gel artık diye kıvranırken, gelmeyeceğini bilmelerimdi beni büyüten. Kimbilir daha kaç kere hiçbir duygu olmaksızın dokunacak başka ellere ellerim ve bana karışmaya çalışan kaç yürek varlığının ağırlığı altında ezilip yok olacak!
Karşımda uyuyorsun! Üstelik gece ve soğuk. Sarılmaya kimlik bulamıyorum sana. Üşüyorum bu yüzden. Belli belirsiz bir titreme var üzerimde. Soluğunu duyabilecek kadar yakın, kalp atışlarımı hissedemeyecek kadar uzaksın bana. Gece ve soğuk! Tıpkı bedenin gibi! Korkuyorum! Biz olamıyoruz, sen oluyorsun ben oluyorum gün aydınlanınca yalnız oluyoruz ikimizde. Usulca sokuluyorsun uykunda. Beni sevmediğini beni sevemediğini anlatıyorsun. Çünkü ben seni hiç acıtmadım. Canını yakmadan sevdim seni ve sevemedin bu yüzden beni. Bu gece buz tuttu her yanım en çok da göz kapaklarım. Çaresiz donuk bitkin. Ağlasam, hayır sen sevmezsin ağlamaları. Gidiyorum desem, onu da beceremem ki! Ve dünyadaki en yalan yemini ediyorum seni izlerken, ben seni hiç sevmiyorum...
Öyle yakın durma kalbime çünkü gidemem. Git dersin, ama derim ve senin söylediğin her cümle değerini yitirir. Kalırım. Severim. Hem öyle güzel severim ki. Öyle yakın durma kalbime geldiğini göremem iliklerime işlersin. Sonra git dersin ve ben gidemem. Öyle dokunma ruhuma sana ait olurum ve inanırım adın aşk olur....
Tüm kötü niyetlerimden soyunup çırılçıplak teslim ettim ruhumu sana. Sen biraz geç kalmıştın bense sanırım erken gördüm gözlerini. Yine de avuçlarım terledi ellerinde. Sen zamansızdın ben kimliksiz. Ve tüm yanılgılara rağmen bu karşılaşmanın ana fikriydi Aşk...
Yazdıklarımdan çok daha az, yazılanlardan çok daha fazlasın. Bir kimliğin yok. Belki de çok geç kaldım gözlerini görmek ve derinliğine bırakmak için kendimi.. şimdi ödüm kopuyor seni soracaklar diye. Verecek bir cevabım da yok sana dair bir anım da…
Oysa yeni anılar biriktirmek isterdim içinde gözlerin olan. Güzel anılar ve gözlerimi her kapattığımda yüzümde beliren gülümseme sadece sana ait olsun isterdim. Dudaklarım dudaklarında ıslansın ve düşünürken bile soluğum kesilsin. Ve ellerini isterdim, ellerimin ellerinde terlemesini ama yine de hiç bırakmamanı… Kalp atışlarım her zaman hızlansın isterdim, yakınındayken olduğu gibi.
Şimdi yorgunsun, bana gelemeyişin bu yüzden biliyorum, sanki bin yıllık bir yük var omuzlarında ve kalbin tekrar birine teslim olamayacak kadar kaçak. Biliyorum benim biz olabilme isteğim seni biraz daha uzaklaştırıyor. Çünkü Aldanmalara yüzün yok artık ve kayıtsız şartsız teslim olamayacak kadar zırhını almış gönlün bana gelmeden önce yürüdüğün yollarda ve tıpkı 'Yılmaz Erdoğan'ın dediği gibi sende bana yetecek kadar sen kalmadı belki de. Ben seni biliyorum da bildiklerim az sen ise fazla geliyorsun! İşte hepsi bu..
Yeni cümleler kuruyorum artık içinde öznesi olduğun. Ama ile devam etmiyor üstelik. Her yazılan sana hitaben ve her noktadan sonra tekrar büyük harfle başlıyor adın. hem giriş hem gelişme hem sonucu oluyorsun paragraflarımın. Ve ana fikir seni anlatıyor. Şimdi gönlümde bir ozan söylüyor. Yıllardır bildiğim bir makamı daha önce bilmediğim bir dil' de.
Seni seviyordum ve bunun bir nedeni yoktu. 'İşte bu yüzden' diyemedim hiç sorduklarında.
Seni seviyordum çünkü seninle geçirdiğim günlerin sonunda sen kokuyordu her şey.
Ellerimin ellerinde terlemesini seviyordum bazen ve buna rağmen hiç bırakmamanı bir de.
Seninle argo konuşmayı seviyordum bazen, hiç kırılmazdın yadırgamazdın bir kızın ağzından dökülen bu cümleleri.
Bakma sen şimdi di' li geçmiş zamanlarda adının cümle içinde geçmesine, ben seni seviyor(d)um!
Dişlerimi sıkarak adını sayıkladığım zamanlar oluyor, içimi kanatır gibi. Kimi en çok sevsem sureti sana benziyor biraz. Ve tüm bu çelişkiler arasında önce gözlerim seni arıyor, iyi ki yoksun diyorum ardından. Derin bir nefes alıyorum ve dişlerimi sıkıyorum tekrar. Gözlerim kapanacak gibi oluyor, korkuyorum, o hem bildik hem yabancı yüZün beliriyor birden. Git diyorum sesim kısık, zor duyuyorum kendimi belki duyarsın diye tekrarlıyorum git... Sen yoksun ki. Sen kötüsün. Ben kötüleri sevmem. Çocukluğumdan kalma bir alışkanlık bu. Masallarda hep iyiler olur hep iyiler sevilir. Masalımdan git diyorum. Sesim hep kısık. Duymuyorsun. Yine geliyorsun. Kendini biraz daha sevdiriyorsun ardından. Ve tüm kötü adamlar gibi gidiyorsun tekrar. Bildiğim tüm mutlu sonları yok eder gibi...
Bitmiş bir hikayenin ardından kurulan hangi cümle ümit vaad edebilir bilinmez. İçinde sevgi (li) nin adı geçmeyecekse yazılan her satır başka bir dil' dedir. Ve benim bildiğim hiç bir dil senin öznesi olmadığın bir cümleyi anlamama yetmez!
Hiçbir kavuşma vaad edilmemişken sana gelmelerimdi adının karşılığı. Hep biraz hüzünlü ama yine de umudunu diri tutabilmekti her adımda. Her aşk kendi hikayesini yazardı. Bildiğin her şeyi yeniden öğretirdi başka tenlerde. Ve yaşayamadığı her kavuşmayı belki bir gün ile başlayan yeni umutlarla beslerdi.
İşte bu yüzden yeni bir hikaye yazdım gelişine, içinde ‘gitmelerin’ olmadığı. Ve Suretini, gözlerimi her kapattığımda görebilecek gibi işledim her hücreme. Varsaydım, şüphe bırakmadım akıllarda mutlak aşktın, inandım. Ya yaşarsın ya yazarsın dediler. Yazdım!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!