Ayrılık; ağırdır acısı
Bendeki gibi
Vakitsiz yakaladı beni bu ayrılık acı
Gidene mi üzülmeli şimdi yoksa geride bıraktığı harabeye mi
Ne dindirir bu ayrılık acısını
Zaman
senden kaç tane var
unuttum ben sayısını
her defasında
başka başka biri
olarak çıkıyorsun karşıma
ve ben her defasında o
umudun peşinde yorgun bedenim
karanlığın içinde kaybolmuş
bir ışık bekler durur,
aşkla bakan gözlerini
uzanı versem sanki dokunabileceğim kadar yakınımdasın oysa
sesim yankılanıyor bomboş karanlık sensiz sesiz sokaklarda
yirmi ağustos bindokuzyüzseksen
günün ilk ışıklarıydı belki
belki de yıldızların aydınlattığı geceydi
ılık ılık meltem esintisi mi vardı sokaklarda
küçücük bedenden çıkan çığlık sesleri hayat vermişti
zeytin karası gözlerinden akan gözyaşı
hüzün saklı yosun yeşili gözlerinde
saklamaya çalışman boşuna
belli ki kapılmışın aşkın büyüsüne
ruhun bedenini terk etmiş karışmış gündüzün geceye
güneşe hasret kalmışın aşk aşk diye koşarken
yorulduğunu çok sonra fark etmişsin
Bana büyük bir kötülük yap
Şimdi
Adımı söylemekle başla
Gözümün altından öp
Yaramın kenarıdır o
Akşamüstünü anımsa
gelmez yüreğin yalnızlığına
aşkın tadını aldıysa
vurulduysa bir çift göze
neye yarar aşkı yağlı urganlarla darağacında asmak
sevdiğinin gözlerinde çoğalmak varken
yüreğini yalnızlığa mahkum etmek neye yarar
Bu son gecemiz
İzin ver kokunu çekeyim içime son kez
Dudağının kenarından öpeyim
Gel usulca yaklaş yanıma
Hadi durma
korkularını da getir yanında
kapadım gözlerimi
çıplak ayaklarımla dolaşıyorum kumsalda
ruhum özgür bedenim özgür
salına salına
kulağımda bir fısıltı
meltem kokusu eşliğinde siluetini hayal ediyorum
satır aralarında aradım seni
birbirine benzeyen cümleler de
zifiri karanlık geceler de
nefes ol istedim
neresindeydim hayatın
yormuştu bu bekleyiş beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!