Zamanında yüreğimde taşıdığım ama kapılarını açtığımda uçup giden ve unuttuğum o kadar çok şey varki.Üzüntüler,sevinçler, aşklar veya dibe vurup her şeyin sona erdiğini düşünürken, tekrar su yüzüne çıkıp yaşamı yeniden içine çekme heyecanları.Yazmak istiyorum çünkü; sevmekten sonra bana en çok heyecan veren, beni tekrar yaşama bağlayan tek şey yazabilmek.
Dün akşam saatlerce düşündüm ilk çocukluk aşkımı hatırlamak için.Kenarları kıvrım kıvrım olmuş Türkçe defterime ismini yazıp yanına yamuk bir kalp resmi çizdiğim kimin ismiydi.
Utandım ama hatırlayamadım.
Galiba yüreğimin kapılarını açtığımda uçup gidenler arasında ilk aşkıma ait hatıralarda vardı.
Üzüldüm, ardından bir çocuk gibi ağladım.
Zaman içinde ne kadar bencil,ne kadar tüketici canavarlar haline gelmişiz.Başlarda vazgeçemediklerimiz listesinin ilk sırasına ismini yazdıklarımız,ilahlaştırdıklarımız,geceleri onlar için uykuyu kendimize haram kıldıklarımız,hatta isimlerini yüreğimize kazımamız yetmezmiş gibi onlara ait heyecan ve kederleri bileklerimizde dikiş izleri olarak taşıdığımız,kimler yanımızda veya aklımızda.Kendi adıma itiraf edeyim neredeyse hiç kimse yok.
Kendimi çok çok zorlarsan hatırladıklarım başı veya sonu olmayan hikayeler,flu simalar.
Oysa bütün o heyecanlar çocukluğumuzun ve gençliğimizin renkleriydi.Tükettik ve savurduk o güzelim gökkuşağı renklerini. İlkokulumun duvarına tenefüste sarı boya kalemimle “ sevi seviyorum..........” diye yazdığım ilk aşkımın ismi neydi?
Utandım,
Hatırlıyamadım,
Ve ağladım.
Ne kadar kolay vedalaştık kapı arkalarında ve ne kadar kolay kaldırıp attık en tozlu raflara en karanlık köşelere o aşkları,o dostlukları.
Aslında çoğumuzun yüreğinde taşıdığı kocaman bir buzdolabı ve bu buzdolabının da en az kendisi kadar büyük bir derin dondurucusu var.Bütün heyecanları dondurup,sakladığımız.
Öyleki pazartesi akşamı benim canım biraz dostluk istedi yada en iyisi cumartesi akşamı bir porsiyon aşk güzel gider düşüncesiyle yaşamaya alışmışız ne yazikki.Aslında derin dondurucuda sakladığımız kendi yüreklerimiz ve duygularımızdır.Çünkü dürüst değilizdir, korkağızdır kendimize karşı,sevdiklerimize karşı.Emek harcamadan,fedakarlık yapıp birşeylerden vazgeçmeden hazıra konan birer tüketici canavarıyızdır.
En son ne zaman birine “ seni seviyorum” dediniz.Ama şöyle gözlerinin içine bakıp oralarda bir yerlerde eriyip giderken. Bir avuç su gibi keskin,saf ve doyurucu olarak ne zaman birini sevdiğinizi söylediniz.
Ben hatırlıyamadım,
Ve utandım,
Ve ağladım.
Hep yarım ağız söyledik sevdiğimizi,aklımızda sevmenin dışında bir sürü hinlik dolaşırken.Hatta çoğu zaman söylemek yerine fısıldadık; “ seni sev.....”.Geveledik,ezdik hatta yok saydık o güzel iki kelimenin varlığını.
Genelde sevmekten ve sevilmekten korktuğumuz için söylemek yerine,cebimizde küçücük harflerle yazılı yüzlerce seni seviyorum kartı taşırız.Ve hayatımıza girip çıkan herkese dağıtırız o renksiz,anlamsız kartları.Çünkü kolaydır kartları dağıtmak. Cesaret istemez,emek harcamak, hele hele heyecan duymak hiç gerektirmez.
Dediğim gibi ceplerimizde derin dondurucusuna kaplerimizi kapattığımız buzdolapları ve üzerinde seni seviyorum yazılı yüzlerce kart taşır olduk.
Utandım
Ve çok ağladım.
Hakan ARIKAN (Yaşamın Sayfalarından)
Hakan ArıkanKayıt Tarihi : 30.12.2006 10:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben hatırlıyamadım,
Ve utandım,
Ve ağladım.
can alıcı bi soru ama ben söyleyenler gurubundayım galiba, seni seviyorum ......... yüregine kalemine saglık cok guzel begeniyle sevgiyle okudum....
Utandım,
Hatırlıyamadım,
Ve ağladım.
..
kutlarım sayın ARIKAN
TÜM YORUMLAR (7)