Bundan sonra kolların,
koynunda sabahlayıp kalkacak,
seni seven kadının..,
Hasretiyle yastığı koklayıp kucaklayacak.
Hasta yorgun,
benzinin rengi uçuk solgun,
ya da kendini iyi hissetmediğin
soğuk bir kış sabahında..,
Uyanman için defalarca,
şefkatle.., Ve yapmacık bir sitemle,
adının seslenen
O'nu arayacaksın.
Özenle hazırlanan
tam senin istediğin kadar pişen,
sarısı beyazı tam karışan
çift kızıllı yumurta sahanının..,
Masa üzerinde durduğu nihaleye,
boş gözlerle bakacaksın.
Usanmadan her sabah kızarttığı,
ekmek dilimlerini hatırlayacaksın.
Sevdiğin tatlı çift katlı
ekmek kadayıfı..,
Artık muhallebicide
Garsonun getirip önüne bıraktığı..
Paslanmaz çelik tabaktan
yediğin..,
Ama içine sindiremediğin
evdekilerden farklı şeyler olacak.
Artık yalnızsın.
Kıymetini bilemediğin,
zaman zaman
bu ilişkiden sıkıldım..
Dediğin ve özlediğin
yalnız ve özgür (!) günlerindesin.
Bütün dertleri
tek başına omuzlayacaksın.
Zorlukları paylaştığın,
sana akıl, sana moral veren omuzdaşın..,
Gizlerini anlattığın sırdaşın,
damla damla doldurduğun,
bardak değil bidonun
taşmasıyla seni özgür bıraktı.
İlkten böyle hissedersin,
özgürlük diye nitelersin.
Zamanla akşamlar boğmaya başlar.
Geceler bitmez.
Gün biter de, ayakların eve gitmez.
Etrafın kimsesizleşir, çevren dağılır,
arayanlar günbegün azalır.
Yanlışlıkla çalan kapı,
ya da telefon seni heyecanlandırır.
Sonra bu duygu yerini,
ölene dek tek arkadaşın hüzne bırakır.
Hiçbir şeyden lezzet alamazsın.
Ne deniz eskisi kadar lacivert,
ne yapraklar geçen seneler gibi yeşildir.
Sadece geceler daha koyu siyah,
ve çaresizliği ile daha ürperticidir.
Bir bahane ile aradığın
Her eski arkadaşın,
bir bahane sunarak uzaklaşır.
Görüşebildiklerin..,
Senden, kalabilmiş bir şeyler umarak,
apaçık farkına vardığın
ekşi bir kurnazlıkla yanındadır.
Gitgide işlerin bozulur.
Her zaman öğündüğün değer yargıların..,
Taşınması güç yük olur.
Alkole başlarsın,
bira şarap ya da rakıyla.
Veya adı her ne zıkkımsa..
İlkten yadırgarsın.
Ve çabucak bağlanır ararsın.
İçmediğinde bir sıkıntı kaplar,
içtiğinde..,
İçtiğinde kendi yarattığın dertlerin,
aklında yer ettiği köşenin
Zincirinden boşanır..,
Gelir, karşına çöreklenir.
Gece ilerledikçe burun direğin
sızım sızım sızlar.
Gözlerinde biriken damlalar,
yanaklarında..,
Kesmeyi çoktaan boşladığın sakalların arasından,
yere damlamaya mecra arar.
Çukura kaçan çakır gözlerin,
pek değişmeyen
geçmişi hatırlatan tek yerin.
Eskisi kadar olmasa da parlayan,
kızdığında kısılan,
sevindiğinde kocaman açılan..
Yalnız baktım da,
kirpiklerin artık eskisi gibi
kaşlarınla öpüşmüyor.
Aralarımı açılmış.., Yoksa..
Sigaranı tutuşturmaya çabaladığın
serhoş günlerinden birinde..
Çakmağın ayarı kaçan aleviyle
uçları mı yanmış.?
Alt çenenden,
yitip giden dört dişinden
sözlerin..,
Özellikle Ş ve Ç lerin
ıslık çalarcasına
yuvarlanırcasına çıkmakta.
Zayıflamışsın.
Gırtlağındaki adem elması
yutkundukça.., Sanki nefesini tıkarcasına,
aşağı yukarı oynamakta.
Kronik bronşitin,
ve tuttuğunda seni iki büklüm eden ülserin,
Dizlerini daha da bükmekte.
Romatizma siyatik,
ve adı bilinmedik bir sürü dert hastalık..
Seninle tanışık.
Vücuduna girdiği her hücrede
Her eklem ve köşede.., Yerleşik.
Davranışların tutarsız,
günlerin anlamsız.
Geceler kâbus,
dünyan içine kapandığın fanus.
Her sabah daha zor uyanıyor,
her gün bilinen sona hızla yaklaşıyorsun.
Farkındamısın.., Vadenden önce hızla tükeniyorsun.
Kayıt Tarihi : 8.2.2008 02:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her şeyini yitiren ve bu satırları yazdıktan kısa süre sonra ölen bir tanıdığım için

TÜM YORUMLAR (1)