Elimde erzak, önümde savaş, elinde benliğim
Düştüğüm çukurun dibini ben bile göremedim, yavaş.
Yaprak yutuyorum, en son dilek tutuyorum, bakıyorum
Kabuğunda çocuktan bir mızrak duruyor, çekiliyorum.
İlk sabahın bilinmez esenliği üzerine;
Önlüğümü alıyorsun, pencere açık, bu da intikamdır.
Belki veda bu, anlatamayız açlık içindeki bir kirpiye.
Seçenekler kınında duran kılıç, korku benim oğlumdu.
Kaderse: paranı pul eder ve zulme isyan eder vatandaş
Posta kutusunu evi değil de yuvası bellemesi güvercinin
Geliyorum diyen korkulu ölüme karşı; kaçmak yasak.
Hüzün benim de kızımdı, sanki bir prenses gibi yatağında
Yazıp sildiğim masa kenarlarının bölük rüyasını görüyor
Yıkılmış evlerin önünde bizim bazı hislerimiz, tam orda.
Ne düşündüysen yazıyorum, bütün yoğumuz sevmektir.
En yüksek zümrelerin bile aradığı fakir sevinçler orda.
Çünkü sefalet içinde seviyorsak birbirimizi, tamamdır.
Muhtaç değiliz hiçbir savaşa, koşalım taşlı yollardan,
Ne parmağında pahalı halka, ne bileğinde bilezikler
Bütün yoğumuz sevmektir, bizim bütün mülkümüz;
Senin kalp atışında, benim seni öpüşümde gizlidir.
Kayıt Tarihi : 6.11.2018 03:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!