Tüm baharı toplayıp giden o mevsim,
O kara bacalara sancısını üflerken,
Çekiyorum ilk nefes gibi o suyun sevdâ buharını ciğerime...
Ve dolan gözüm değil, biliyorum!
Her tür uzaklığa inat,
Sendin, usuldan süzülen içerime…
Kalbim her dem bulut olup sana siniyor,
Umuda esinlenirken aradığım her gölgede,
Ruhum bir biçimlenir o karaltıda,
Öyle huzur duyar ki hapsolurum sakin aşk-ı siluetine…
O her an, her can, her iç ferahlığı ve bir su yudumunda
bin bir devran dönüyor ömrü mahfuzumda…
Ağustos sıcağını sindirmişti sanki üzüm gözlerin,
Sözlerin uzandığında dilime mayhoş bir tebessüm dolardı içerim
Yine de tadını yüreğime saklar ama bilirdim
Nevâdır kuru toprağa düşüp ömrü besleyen her hâre
Ve devâdır büyüttüğün her çıkarsız gözyaşı merhametinin rahminde
Her gece ümitle gözünü yumar âşık
Sevgili gelir mi diyerek buluşma yerine…
Belki de gündüz arar tesellisini
Ya bir arının iğnesinden akar gönlü bal diye
Ya da tuz basar mis kokusuyla deniz mâvisine...
Aslında
Vardan bir yoktum
Derdimle hem tek, hem çoktum
Seve bekleye, ağlaya koşa, bürünüp Leylâ’ya
Konuşmadım daha, sevdâdan sustum!
Kalbime sığmaz bir aşka gebe
Tut beni yârim
Kendinde tut
Ayağımı yolunda
Suyumu buharında
Yanağımı avucunda avut!
Öyle sıkı tut ki
'Aldanma artık!
uzaklara bakıp dua ettiğinde,
kabul eden en yakının değil mi'
İçime çöktüğünde kelimeler,
Her aldanış bir kavuşma hikayesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!