sisli gecenin garip gölgesi
uzansam dağılacak gibi
hoş geldi uzaktan ecelin sesi
dinlesem her şey bitecek gibi
ensemde karanlığın hafif nefesi
hissetsem gidecek gibi
.dün kestane kokan evler bugün duman altında
duman aşktan bir tütsü ve gün karanlığa çöktü...
her evde ayrılık cesetleri ve her birinin içinde sessiz bir gürültü...
kimi yasak aşktan Tilbe kimi yalan aşktan kırgın
kalan mi
yüzlerinde koca yalandan bir hüzün
Soğuk gecenin kirbitçi kızıyım ben, Üstümde incecik kar gibi elbise, Ayaklarım çıplak.
Birkaç kutu kibritim var, Kendime yakmam yasak.
Sokaklar ne kadar da güzel, senin gibi temiz ve ak.
Ak olmak yetmedi, bilir nedir acımak, Önce üşütür, sonra kıyamaz. Bedenim hissiz ama hoş bu tuzak,
İçimde neşeli bir hüzün. Dans ederdim de yürümez, geriden gelir bacak,
Elimde hâlâ birkaç kibrit kutusu, Gönül nasıl da ister hepsini yakmak.
Nazım hatalıydı , yanılmıştı
Tahir olmak da ayıptı Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıptı
Kalemi de onun gibi dolandırırdı
Zühre kaçıktı , âşıktı
Onunki lüzumsuz bir yakarıştı
boynumda bir ip, adı sen galiba bir ucu bende bir ucu tavanda
düğüm atmak nedir bilmezdim ama acı sonunda onu da öğretti bana
yanağımda bir yaş damla damla akarken son nefesle dindi galiba
beni güzel hatırla sevgili
bazen hüzün bazen sevincimle...
yersiz yorgunlugum ve coşkumla ...
beni güzel hatırla sevgili
koynuna hayallerle sokulmamla...
uzaktan kondurduğum busemle...
..........ZÜMRÜDÜM ............
o gün günlerden bayram idi
sözleri , pörsük iki yalan ...
iki yalan nasıl yakar ki büyümüş bedeni
kim bilir belki de o hiç büyümedi
Yakan sadece sözler olsa iyidi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!