Bir dost kulağı beni dinleyen.
Melodileri mırıldanıyorum, duyduğum.
Karamsarlığım içinde
Ne kadar şanslı olduğumun farkına varıyorum.
Üzüldüğüm herşeyin
Aslında saçma olduğunu anlıyorum.
Günün birikmişliğiyle acıkıyorum,
Avucuma alıyorum tüm düşünceleri.
Hepsini suya atıp karıştırıyorum;
Senin,benim,bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz
Tüm o şeyleri...
Bir martı kondu vapur trabzanının kenarına.
Gözlerine baktım,
Özgürlüğü gördüm orda.
Uçup gitti sonra, atılan bir simit parçasının peşi sıra.
Ardına baktım,
Muhabbetler getirdim sana,
İstanbul’un orta yerinden.
Eşten, dosttan; gencinden, yaşlısından.
Bir de kendimden.
Ve o muhabbetlerle kadim dost;
Koskoca bir merhaba veriyorum sana.
Belki bir gün dinecek,
Belki de hep sürecek;
Güneşin doğuşu gibi,
Bir ışık hüzmesi gibi
Yüreğime girip,
Beni hayata döndürecek.
Bir insanı tanımak...
Korkak ama meraklı,
Yavaşça ama telaşlı.
O yeni kokuyu içimize çeke çeke,
Bu değişik manzarayı seyrede seyrede
Gecelerim gündüz, gündüzlerim gece.
Çevirdim kendi kendime günlerimi tersine.
Gündüzler boğuyor beni,
Geceyse dinleyebiliyorum içimi.
Karanlık çöküp, odama çekilince,
Kız Kulesine baktım
Gözlerimle.
Önce Üsküdar'ın kıyısından seyreyledim,
Sonra denizden gördüm bir de,
Aramızda bir dalga boyu mesafe
Bağıra bağıra haykırdım sevdiğimi,
Utanmadım söylerken.
Çekinmeden kimseden
Aşığım dedim.
Tek tek kırdım taşları,
Denizci torunuyum ben.
Yüreğimin bir yanı okyanustur hep.
Liman liman gezer durur aklım,
Kimi bilinir, kimi bilinmez.
Denizci torunuyum ben.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!