Tuba Çakar Şiirleri - Şair Tuba Çakar

Tuba Çakar

Bakır tonları var havada. Beklediğim açlığı yaşıyor ruhum.
Kıyılarıma vuran dalgaların uğultusunu sende duyuyor musun?
Ya denizin kokusunu,
yosunun tadını?
Unutacak mısın vatanını?
Unutmamalısın

Devamını Oku
Tuba Çakar

…Doğuşum kadar sancılıyken başlangıçlarım, hangi tılsım ayaklarımı gömen mezarlıktan kurtarır beni?
Sökün, alın, götürün beni vatanıma! Açlıktan, susuzluktan can çekişerek ölen kardeşlerimin yanına gömün beni.Gömün ki; sıcak katreler akıtayım ölümün zemheri soğuğuna,
Gök kubbede okunan ezan-ı şerif olayım barış yetimi bebelerin rüyalarında
Nergis kokayım kan işeyen anaların saçlarında.
“Karanlığı aydınlatan her bir bombanın bıraktığı sancı dolu geceleri kırbaç sızısıyla hissedeyim tenimde,”
Götürün ki; ruhumdaki yaralardan sızan kanımla doyurayım toprağımı…

Devamını Oku
Tuba Çakar

Zorluklar var yıldıran, bıktıran, isyan ettiren. Sahip olduğum değerler var; yalın, çıplak, küskün. Sahipsizliğime en çok ağladığım yerden hızla uzaklaşmak istiyor sürgün ruhum. Süslü kelimelerle sevinç katsam da her cümleme, dudağımın kenarındaki hüzün varlığını sürdürdükçe; kederimi saklayan tek şey kifayetsizlikle suçlanan kelimelerim olacak. Kalbimdeki bu boşlukla kaç zaman yaşarım bilmiyorum ama doldurmaya çalıştıkça yaslı zamanlar içinde büyüyor gözlerimdeki kafiye… Koşarken sağa sola fırlattığım her kötü hatıra geriye dönüşlerimde en acımasız haliyle karşıma çıkıyor. Kaçtıkça büyüyüp derinleşiyor. Ve her şeye rağmen zaman hızla geçiyor. Koşup yakalasam mı yoksa oturup ağlasam mı bilemiyorum..ve gözlerimi kapatıyorum yıl 1864…mayıs ayı…havada kan kokusu… Bayram telaşlısı çocuk gözlerimi buluyorum gözlerimde. Ve kopan kolumu yerde yatan cansız babama uzatıyorum. Soruyorum ona 10 yaşındaki çocuğun kolu neden kopar, neden cevap vermez veremez babası? ..
Hapsettiğim nefes alan nefreti sakladığım paslı kilitleri kırıp attım, dehlizlerde parçaladım.. Kopan kolumu gömdüğüm yere gömdüm babamı da.. Soğuk toprakla tanışan sıcak bedeninden akan irinler ne kadar doyurursa ağaç köklerini, o kadar nefes alacak kurşunların onda açtığı yaralar. Ve şimdi acıyan yerlerime acıyarak nasıl geçer bu kan kokan savaş. Yaralarımı derinlerime gömüp kaybolmak isterken yeni bir ben nasıl doğurabilirim en sessiz çığlıkla en gürültülü uykulara? ..ve vatan hasreti rüzgarlar kadar hoyrat yağmurlar kadar toprak üzerimi örtmeye. Yeşertmeye mi yoksa çürütmeye mi geldiğini anlamadan açıyorum gözlerimi.Gözlerimden süzülen her damlayla adım katre olurken, ruhumun en yaralı yerinde başlıyor sızı. Sızı büyüdükçe yaram büyüyor. Ağlıyor yüreğim, ağlıyor sevdam, ağlıyor vatanım, ağlıyor ‘kafe’m


ŞUĞUŞE TUBA

Devamını Oku