Tuana sakın durma
Kapılarını bana kapama
Sesimi duyduktan sonraki neşe
Gel geriye, gel geriye
Tuana sakın durma
Yaz gelicek inan
Çocukluğunu kaybettiğin gece
Ağladığın da söylediğim ninni gibi bir bilmece
Tuana sakın durma
Söylediğin her hece
Dünyamda yaratabilir inan yeni bir zelzele
Hazırlıksız yakaladın beni, hazır değilim seni yeniden sevmeye
Tuana sakın durma
Bedenimde yarattığın yeni bir gölge
Kölene dönüşüverdi, benlik bir perde
Ellerin yokken mesafemde
Çok ıssız burda gece ve ben zavallı bir halde...
Tuna sakın durma
Dünya dediğin yerde
Durabilen tek şey sensiz zamanlardaki öfke
Gel geceme ve şarkılar söyle bedeninle
Ve sakın bir daha beni terketme, beni terketme...
Kayıt Tarihi : 6.6.2007 11:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tuana 20 'sinde bir yosmadır ve aşıktır bir serseri ilk kez dokunduğu bir bedene.. Tuananın saçının birazı beyazdır..Nasıldır bilmez beyaz bir zakkumun ince çizgisini bilse belki anlardı kendi beyazının telindeki tuhaf benzerlığın geçmişini.. Tuana 20' sinde bir yosmadır, gördüğü tek çıkış kendi olduğu yerdeki sayısız kapılardır. Ve bilir o kapılar yalnız hüzünlere açılır. Bastırmak için hüznünü kendi sesiyle şarkılar söyler, tınılarda besler yalan özgürlüğü.. Tuana 20' sinde bir yosmadır, gördüğü herşey yalan,her şey aslında yasaktır. Bu yüzden çok derin sevebilir, kendine gerçekten dokunan bir eli yerinden oynatabilir, şarkılar söyleyebilir ve gerçekten öpebilir. Serseri 20 sinde bir aslandır. Yakın zamanlı terkedilmiş bir yetim, şimdiki zamanda herkesi terketmiş bir deli. Serseri, adının anlamını bilmezken uçlarda yaşamış. Herkes bir metelik peşinde, o kendi çerçevesinde, sorular sorarken hayata neden diye dokunduğu, düşündüğü herşeyi kutsal yapmakla yükümlü saymış kendini. Aç kalmanın, yalnız kalmak olduğunu anladığı an, kendi, yalnızlığını ödül bilmiş. Bir başınalık güç vermiş. Bir gün bir eve gitmiş.Açılan kapıların bırınde her zaman geçtığı bır sokağın köşesınde sımsıyah saçlarında zakkum beyazı olan bır tuanaya rastlamış Rüzgarın uğultusu yüreğinın uğultusuna karışmış. Kendı yalnızlığına tuana çağırmış...... Ikı hüzünlü yürek varmış... Bır serserı için tuana yalnızlık demekmiş ve kendı yalnızlığı ilk kez onu bu kadar acıtmış.. Tuana için bır serserı ise, hep hayal ettiği gerçekmış ama o gerçek, tuanaya kendı yalan dunyasını bağırmış..Şimdi herşey daha yalanmış şimdi herşey daha yalan... Aşk bu kanatır kendı içimızdeki yaraları... Kaybolup gıtsede kendı gerçekliğimizle başbaşa bırakır bizi ve soylemez gelıyorum diye... Gelır ve gider.. Yitıp giden tek şey aşk değildir artık. Tuana ve Serseri / Mayıs 2007
-Bu aşktır.Saklanmak yada kaçmak zorunda kalacağım.
-Zindan duvarları yükseliyor onun,korkulu bir düşteymiş gibi..O alımlı maske değişti,
ama her zamanki gibi yine biricik.Şimdi ne işe yarar ki tılsımlarım; edebiyat alıştırmaları
belirsiz bilgiler,haşin Kuzey’in denizlerinin ve kılıçlarının şarkılarını söylemek için kul-
landığım sözcüklere çıraklık,huzurlu dostluklar,kütüphanenin galerileri,annemin genç aşkı, ölmüşlerimin asker gölgesi,zamandışı gece,düşün tadı?..
-Seninle yada sensiz olmaktır benim zaman ölçütüm.
-Şimdi testi pınarın üstünde parçalanıyor,şimdi adam kuşların sesine kalkıyor,şimdi pencerelerden bakanlar seçilmez oldu,ama gölge huzur getirmedi.
-Biliyorum, bu aşktır: Sesini işitmenin kaygı ve ferahlığı,umut ve anı,ardından yaşamanın dehşeti.
-Bu aşktır,mitolojileri,küçük ve yararsız büyüleriyle.
-Geçmeye cesaret edemediğim bir köşe var.
-Şimdi beni ordular kuşatıyor,ayaktakımı.
(Bu oda gerçek dışı; o burayı görmedi)
-Bir kadının adı beni esir alıyor.
-Bir kadın bütün vücudumu acıyla dolduruyor…
Jorge Luis BORGES
Çeviren: Selahattin Özpalabıyıklar
Nedendir bilmem şiirinizi ve şiirinizin hikayesini okuyunca Borges'in yukarıya alıntıladığım şiiri aklıma geldi.Bu büyük şairin, bu büyük şiirini sizlerle paylaşmak ve bir daha birlikte okumak istedim.
Şiiriniz güzel ve başarılı..Beğeniyle okudum..Hikayesi de çok manidar..tebrikler ve selamlar...
TÜM YORUMLAR (2)