Tuana!
Bir masal anlat hadi hep iyilerin kazanmadığı
Uyuyan güzel uyanmasın prens öptüğünde mesela
Ya da külkedisinin cam ayakkabısı kırılsın
Hiçbir hikaye mutlu sonla bitmesin bu defa
Bizim gibi başlamadan sona ersin her şey
Hadi bizi anlat bana…
Unutulmuş bir ayet gibi hesap sorarken gözlerin
Suskunluğum çaresizliğimden sanma Tuana!
Ağır bir sensizliğe çarptırıldı hislerim
Vakitsiz bir ayrılığın vebalini taşıyorum boynumda
Ondandır,
Bu sezeryan yalnızlıkları doğuruşum sana…
Alışamadığım bir alışkanlık doğuştan uzaklığın
Hangi mevsimin son baharından bu son tebessümün
Yüzün öylesine gayri meşru ayrılıklarla dolu ki
Ve bir ressam çizmiş sanki resmini yüzüne hüznün
Söylesene!
Cennette bir damla olup düşmen için toprağıma
Böyle
Ne kadar dirilip ölmeliyim daha…
Nükseden ağır sancılı gözyaşlarım var benim
Bir yetimhanenin soğuk zeminlerinde uyuklayan
Henüz tükenmemiş umutlarım var daha.
Bu kaçıncı çentik gidişini etime attığım
Bilmiyorum Tuana
Vedalarını sayamadım…
Ağlıyorum bu gece yine dünyanın bütün dillerinde
Yırtıp atıyorum sana dair ne varsa silinmezimden
Çoğalıyorum sana birikmişliklerim var
Yokluğundan yeni bir intihar daha peydahlarken.
Bir aşktı işte öylesine
Çok fotojenik bir acı çekiyorum
Gülümse…
Kayıt Tarihi : 10.6.2010 21:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Fotoğrafçı olmalıymışın cidden
güzel kareler yakalıyorsun
Cok fotojenik bir siir
Şimdi sende gülümse
Deklanşöre basıyorum :)
TÜM YORUMLAR (1)