Transparan Şiir 10 Şiiri - Yakup Icik

Yakup Icik
1846

ŞİİR


20

TAKİPÇİ

Transparan Şiir 10

"Ah Şu Kadın"

Ah..var ya şu kadın
Hazzını sokuyor damağıma
Deli desem deli değil
Bilmemki
Beni deli ediyor

Az sonra yanağımda gülücüğü
Öpmeden izi kalıyor kıpkızıl

Ah..şu kadın
Beni baştan çıkartmak mı ne niyeti
Direncimi kırıyor
Alli pullu bakışları
Dokunmadan her yerimi okşuyor
Mosmor bedenim sanki
Sorsam mi ki, derdi ne
Utanıyorum
Soramıyorum ki

Ah..şu kadın var ya...

Yakup Icik
Kayıt Tarihi : 14.1.2015 11:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


(*) bu siir "Ah Şu Kadın" olarak yayimlanmistir!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Melik Polat
    Melik Polat

    Ne güzel yazmıssın farklı bir şiir olmuş.Tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Lale Güzel
    Lale Güzel

    ah bu kadın:)

    Cevap Yaz
  • Salim Erben
    Salim Erben


    Tebrikler güzel şiir anlatımı
    şiir akışı vede okunuşu
    okyucusunu yormayan
    oldukca etkileyici bir paylaşım olmuş
    başarılayın devamını dilerim

    Cevap Yaz
  • My Nihal
    My Nihal

    acaba hayalımı kadın yoksa gerçekmı...

    Cevap Yaz
  • Altay Tigin
    Altay Tigin

    MAVİ YILDIZLI ŞİİRLERİN ŞAİRLERİNE SELAM

    Konusuyla, işlenişi ve ahengiyle gerçekten farklı ve güzel bir şiir okudum.
    Yakup İcik’i kutluyorum.
    Bu arada bana bir “deneme” yazısı yazdırmış oldular. Bu vesileyle kendi sayfama da ekleyeceğim bu yazımı.
    Sağ olsunlar, var olsunlar.

    *
    “Her şey” şiire konu olmalı.

    Hep “tabular” yaratmışız, illa ki uyulması gereken. Uymazsak sanki kıyamet kopacakmış gibi. Aslında kıyametin falan kopacağı yok. O kıyameti biz kendi vaveylalarımızla koparıyoruz.
    Yoksa senin, benim iki satırlık yazımızla –hakaret, aşağılama, kişilik haklarını gasp, tahkir ve tezyif vb olmadıkça- dünyanın dengesi de, insanların mizanı da bozulmaz.

    Yaradılışın bir gayesi, bir sırrı olmalı.
    Anlamaya çalışsak da ne kadarını anlayabiliriz, o da meçhul.

    Yaradılışımızın ilklerinden Âdem ve Havva…
    İki can, iki nefis…
    O “nefs” denilen duygu olmasaydı belki bugün insanlık olmayabilirdi. Yaratmak isteyen yüce Rabbim için, elbette ki sınır yok. O nasıl dilerse dilediği gibi de yaratır. Bundan zerrece şüphemiz yok.
    Bir yandan nefis vermiş insana, bir yandan da akıl ve irade. Dengeyi bozmadan iyi kullan demiş.

    Tabiattaki her şey her ne kadar zıtlarıyla yaratılmışsa da, kadın ve erkek birbirinin zıttı olmaktan çok tamamlayıcısı olmuşlar. Tıpkı paylaşılarak yenilen bir alma gibi.

    İsteri Şeytanî olsun, ister insanî neticede biz böyle bir varlık olarak var olduğumuza göre; âlemlerin sahibi Allah olduğuna göre; vebalimizle, günahımızla, sevabımızla da var olacağız. Tekdüzeliğin anlamsızlığını, monotonluğunu, ruhsuzluğunu, renksizliğini yaşamadan…

    Kadın yaratılmamış olsaydı dünyanın tadı, tuzu olur muydu?
    Kadın yaratılmamış olsaydı, gerçekten hayat çekilir miydi?
    Kadın olmasaydı, dünyadaki güzellikler bu derece anlam kazanır mıydı?
    Kadın olmasaydı, insanlık âlemi olur muydu?
    Kadın olmasaydı, gerçek anlamada hayatta yaşama, elde etme, kazanma, paylaşma mücadelesi olacak mıydı?

    Genel anlamda her şey kadın merkezli.
    Kadının olmadığı yerde hayat durur, tükenir.
    Belki de dünyanın dönüşü bile değişir.

    Kadın ve erkek, ay ve dünya gibidirler.
    Birbirlerinin etrafında dönüp durular. Birinin yokluğunda diğeri tamamlar eksikliğini.
    Kaldı ki biri olamadan diğeri de tutunamaz hayata.

    Ay gibi ışıltılıdır kadın. Ay gibi parıltılı…
    Mehparedir, yüzünün aydınlığı, ruhunun şavkı.
    Mahlar mahıdır, güneş ışıklarını gönül sıcaklığında toplayan ve sonra da dünyalığına, dünyasına daha da sıcak, sımsıcak yansıtan…
    Erkeğin buz tutan ruhunu eriten, gönlünün donukluğunu nefsiyle, nefesiyle yumuşatan, kendinden geçiren.
    Hazzın membaı, huzurun kaynağı…
    Doya doya içilecek saflığın, tadın pınarı…

    Kızıl dudaklarda kaynayan arzuların tebessüme dönüşen letafetinin cazibesi kadın…

    Gel de deli, divane olma!..

    Ateşîn dudaklara eşdeğer, allaşan çehrede güneş rengi sıcak bakışların ruhu delip geçen davetkâr sıcaklığı…
    Hiçbir trafonun çekemeyeceği şimşek çakışıyla yıldırım çarpmalarının müsebbibi o muhteşem bakışlar…
    Bırakın kendinden geçerek morarmayı, Musa’nın Tur Dağı’nda görmeyi dilediği Rabbi’nin suretine bürünmüş mükemmel yaratığının, bir bakıma Yaratıcı’nın yüceliğine delalet suretinin bu fevkalade görünüşüyle küle dönmek da var.

    Yanmalarıma neden diye kendime soramıyorum. Çünkü ruhumu, irademi yerle bir eden bu mükemmel yaratığın efsunkâr ahvalinin sarhoşluğuyla kendimden geçmiş gibiyim.

    Yakmaları neden diye sorsam mı?

    Ah bir derdini anlasam!
    Ah bir derdimi anlasa!

    Ahhh!..
    Şu kadın var ya!..
    Şu kadın!..


    Altay Tigin
    04 Şubat 2015

    “Güne Düşen Şiir Grubu”

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Yakup Icik