Allah aşkına: Tanrı kutsasın seni;
Bana sen, de ki- uzaktaki-
“Ankara için, ne var Trakya’da? “
Topla bavulu, topla;
Bando mızıka: Mızıkayı da iki
Kez çalarsın..Ya, bir tutuşta:
Ne demeli? Hem ki, git sen;
Bir de kalkıp söylen.
(Tohum uzatan- bir de
-Bakla ağza ıslanmayandan)
E, kaldı mı, tören!
(Sen, ol bir tencere tahta kaşığı;
Karıştır da karıştır-
Bu güzel- her bir karışı)
Ha, orda ancak şimendifer:
Dediler ya;
Bak köndüktör
Orada.
Ve soru onun sormayan,
Dalgalanan kara cübbesi
(Fakat, benekler var ışıkta)
Veda hutbesi mi?
Kalmaz demeye ama,
Olanı şaşırtıcı:
Kararmaz mı birden gökyüzü!
Yüzündeyse, sevindirik
Gülümseyen bir ifade.
Kel kalmış bir sivri ezgi-
“ ‘Bu iç rahatlatan-Kelt
Muamması’nda kalkınan bir-
Müdür bulunanı”, istasyonda …
Bir baca temizleyicisi gibi ‘
Kayıt Tarihi : 31.5.2004 10:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Galip Sinecikli
ama zevk te aldım.....
tam anladım derken..
çok bilinmeyenli sınav sorularında da böyle terlemiştim...
tamam...
soruyorum ben de..
'Ankara için,ne var Trakya'da?
ışıktaki benekler ...Kelt Muamması..
çok farklı bir şiir diliniz var...
keyifle okumayı seviyorum...
TÜM YORUMLAR (3)