Uzun ayrılıklar sonrası
Sana geldim yeşil kentim
Ve sana geldim deniz kızı
Yine gülümsüyor bana
Bitmeyen sevda
Kabaran bir dalgadır şimdi özlem
Sevgim süzülen martı
Uçuyorum şiirlerin koynunda...
Ahmet İNCE
..
Yağmurlu bir Trabzon akşamında
Uzun Sokak’ta
Bitimsiz bir insan seli akmakta
Sen bu selin içinde
İnce belli bir çiçek gibi
Yorgun gözlerime umutsuzca bakmaktasın
Kaygıların düşünde kaybolmaktasın
Sen ey gizemli sevgili
Burada asla kaybolma
..
kirli bir gecenin sabahında
tırmalıyor beynimi elleri yorgunluğun
süzüyor umudu şiir
avuçlarımda aşınmamış imgeler
boşuna beklemesin kapıda kara duygu
göz kapaklarım geçit vermez artık
mor karanlıklara
üzünç duvarını aşıp geçmek
ve ballı dudaklarından yaşamın
..
sardıkça sevgimi sevgin
akarsın pınarından özlemin
yansıtır sözlerin güneş gibi
yüreğimin içini
sesine yaslandıkça
göğsünü dinledikçe
hırçın bir deniz gibi
inledikçe kürelerin
açılıp saçılıyor sevgim
..
yeni doğmuş bir ay gibi
düşlere giren melek
dün gece azgın bir ırmak oldun
durmaksızın üstümden akarak
beni dipsiz karanlıklarda bıraktın
gel beni yeniden ışığa çıkar
dün gece yarısı
açıldı göğsünün mor çiçeği
ıslandı menekşeler öpücüklerden
..
Göğsün göğsümde
Dudakların yalımlarda
Saçlarının çağlayanı tenimde
Sevgi için sahil yok
liman yok
durak yok zaman için
Aşkın ışığında susalım artık
Sessizlik ve gizemdir ötesi
Kutsal sözlerin ruha inişi gibi
İnelim gizemlerine tutsak isteklerin
..
Yeşil yosunlar arasından
Yavaşça akıyor ırmak
Yeşil gülüyor gözlerin
Kızıl karışıyor ağızlarımız
Daracık bir yolda yürüyoruz
Ağaçlarda kuş sesleri
Gül kokuyor saçların
Ellerinde yıldızlar uçuşuyor
Yüzün bir sevgi intiharı gülüm
..
Kentlerin kalbinde,
Özgür yaşamlar öldürüldü.
Tutsak edildi sevinç,
Üzünç üretti faşizm…
Ülkemin her yanında
Kırım ve yangın izleri…
Her yan, kan revan
Her yanda nefret dili
Ve İslamo faşizm…
..
karanlığın gözlerinde
uyanırken kanlı güneş
çıplak tepelerinde özgürlüğün
kızışır ateşin dansı
yanar nice tutkular
karlı dağların yamaçlarından
tutsak kentlerin varoşlarına doğru
kirli bir nehirde zehir akar
akar ölüm
..
batan güneşin hüznü
öperken kızıl suları
ağaçların saçları kanayacak
menzile varacak her akış
denize koşan ırmak
sapmayacak yolundan
meyveye soyunan çiçek
düşmeyecek dalından
..
yitik umutların gözlerinde
ayaklanırken tutkular
akıp gidiyor günlerin kanı
sevginin yeşil kıyılarında
uçuyor esin kuşları
göz kırpıyor imgelere
el değmemiş güzellikler
kesik bir damar gibi derinden
..
Minik bir manolya gibi
Konaklar kumsalda sevgi
Tutuşur tutsak arzular
Karadeniz’in koynunda
Kızışırken renklerin dansı
Özlemin gözlerinde gezinerek
Sıcak şiirler üretir yanık bir yürek
Morluk içinde uyanır mavi
Yeşilin kalbinde
..
Soyundu
ak zambak gibi
deniz kıyısında
bir kız
Saçları saman sarısı
Gözleri buzdan mavi
Gülüşü gül
bakışı naz
yanakları kızıl elma
dudakları bal kiraz
..
Şiirin çelik kalbinde
Ürettiğim sözcükler
Emek eksenli türküler söyler
Dizelerim
Duygu dalgalarında
Cam kırıkları gibi
Çizer, sığ kıyıları
Kazır cilasını küçük burjuva imgelerin
Şaşırtır pusulasını güdümlü dergilerin
..
Gözlerin güneş gülü,
Dudakların ateş yüklü,
Saçlarında
Martıların çığlığı...
Çevir gözlerini dağlara,
Dağdan süzülen rüzgarı,
Güneşin tenini,
Suyun gücünü,
Ateşin öfkesini duyumsa,
..
Tonya’nın sis dolu yüreğinden
Kristal yağmurlar damlıyor şimdi
Anılarımızın sararmış yapraklarına…
Hüznün sevecen gülücüklerinde,
Mevsim suskun bir yalnızlık…
Mavi bir özlem arıyor şimdi,
Kardan beyaz düşleri…
Dostluğun kalbinde tutuşurken isyan,
..