...Güleceksin! diyordu yirminci y.y. dehası...
Sandalyenin önünde Konya Ovası gibi alabildiğine uzanan masa,
Çarşaf gibi sere serpe serilmiş kitaplar...
Karşımda siyah-beyaz mutlu bir resim...
Havalanmak üzere olan bir çift yusufcuk misali...
Muhtemelen bir konser öncesi tutkulu bir heyecan!
Güzel kızın güzel yüzü güneş,
Güzel kızın güzel gülüşü ay ışığı,
Saçları yakamoz kırılganlığında, eşsiz,
Gözleri cennet,
Bakışları hayat...
Mecnununun tarifine ne hacet?
Ama olsun...
Düzenli gibi görünsede serkeş, hoyrat! ..
Bir kıravatı var üçgeni göğüsünde,
Şapkası firari,
Bakışları sevdasında müebbet! Mutlu... Gözbebekleri güler...
Sonra karbeyaz bir perde... En sağda belediye takvimi duvarda...
11 Mayıstan sonrası işlem görmeyen karalanmayan günler...
Sehpada kültablası...
İzmaritlerin tarifsiz kankalıklarına gölgeler düşüren kibrit çöpleri...
Gecenin koyu karanlığına inat sonuna kadar yanan kibrit çöpleri...
Hani 1800lü yıllarda icat edilen kibrit...
Aydınlanmaya atılan ilk adım olan kibrit eşsiz buluş...
Kuzu pirzola bifteklerden sonra kürdan olarak kullanılan kibrit...
Çok fonksiyonlu... ingredientsı perfect olan icat...
Kiprit diyerek geçmemek gerek... Orda durup düşünmek gerek...
Sanmayın kibritle ateşlediğim nikotin içeren sigaramı tenefüslerim!
Özlem alır, hasret verir ciğerlerim...
Bitkilere inat daha derin fotosentezlerim...
Güzel kızın güzel yüzü güneşti ya hani... En tadılası enerji...
Ve dalar hüzün dolu bakışlarım...
1900lerin Hicaz demir yolu seferlerinde gözlerim...
Mecnunun düştüğü çölleri resmeden demir yolları...
Baharat Yoluna saçılmış mısraları, beyitleri, kimi zaman dörtlükleri şairlerin...
İpek Yolunda yitik bir tüccar kervanı arar beynim!
Arkamda benden daha eski bir büfe!
En şaşalı yerinde yıllanmış şarap misali yıllanmış iki özel gün için iki buket...
SENİ SEVİYORUM! un simgesi on üç kırmızı gül, diğerinde...
AÇELYAnın muhteşem adının birleşiminde ahenkleşen altı harf için altı gül...
İki buket arası Bahçelide bulunmuş bir akşamüstü kartonu!
MUTLUYUZdan sonra gelen EVLENİYORUZ ibaresi!
Hepsinin önünde bir biblo!
Bendeki değerine paha biçilemiyor kolleksiyoncularca...
Hediye...
Bir küçük NARGİLE...
Bir şarkı...
Bir şarkı daha...
Biraz hüzün... İçli bi efkar...
Derken bir kibrit daha çakarım... Yine gecenin karanlığına inat!
Bir nefes daha...
Öfkelerimi soyunurum... Uzayan gecelerde... Hayat, kahpeliğiyle zaten hep çıplak...
Ama ama ben!
Özlemlerime, umutlarıma, inançlarıma, sevdama, aşkıma...
Bürünürüm en bakir duygularımla!
Seni çok seviyorum HERŞEYİM!
Seni çok seviyorum cümlelerimiz yeryüzünde yankılandığı kadar,
Atmosferden sonrada yankılanacak sevgilim!
Çünkü...
Yarın elbet elbet yine özlemlerimizle birkez daha yeniden tutuşacak güneş!
...Ve gülüyoruz...Sonsuza kadar da GÜLECEĞİZ! ..
HÜSEYİN ÇETİNKAYA
16.05.2012 - 02.02
Kayıt Tarihi : 16.5.2012 13:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!