Tozlu rafların bir köşesinde unutulduğunuz oldu mu hiç?
Benim oldu…
Kalabalık sevdaların yarınsız günlerinde unuttular bir kez beni.. Koştum; yetiştim sanıyorken, artık unutulduğuma değil de yetişemediğime üzülür olmuştum. Büyük insanların yine büyük deryasında buldum kendimi uzunca bir müddet sonra. Ve uzunca bir müddet sonra anlıyor insan; anladım.. Kalabalıkta kaybolmak, iki kişilik bir aşkta kaybolmaktan çok daha iyidir... Dokunuşlarıyla ve yaralanışlarıyla hatırlanır çoğu insan. Çoğu insanlardan biri olduğumuz için hatırlanırsak yine bir gün; kalabalık sevda günlerinden gelmiş olduğumuzu bir kez daha hissedeceğiz.. Nitekim unutmamalı insan bir geçmişi lakin geçmişe kurban yaşayıp da yarını beklememeli..
Bir kitap olup, okunulası bir kahraman olmayacağımı zaten biliyordum.. İlkokul üçteyken de yirmi yaşındayken de.. Ya da birkaç adım daha sonrasında, tutsak bir sevdanın mahkum rolünü oynarken de.. Hiç bir şeyim yok derken, bir an, aslında kaybedilecek çok şeyin olduğunu fark ettiğimde ise kalabalık sevdaların yarınsız günlerinde çoktan unutulmuştum. İşte bu yüzden; unutulduğuma değil, sonrasında yetişemediğime hep üzülür olurum..
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.