Bunun en bilinen örneği Hamurabiydi. Hamurabi köleci sistemin doruk yaptığı süreçte yasa koyucu ilah ve kraldı. Hamurabi tekil somut kişi oluşla kraldı. Bu aşamada kral, yasaları Marduktan alıyordu.
Kralın totem mana ilişkisini kendisi üzerine aktaran yansıtma oluşuyla da atalar bağıntılı totem mana ilişkisini yansıtıyordu. Kral kendi üzerindeki totem mana yansımasını, kendisinden sonraya el veriş olmakla miras ediyordu. Miras kılış kralın genellik kazanan meşruiyetlik kaynağını oluşuydu. Kralın bu miras ve mirasçıyı belirleyen meşruiyetlk kaynağı olmasıyla da kralın kendisi, ilahtı.
Hamurabi tarihsel oluşumla iki yansımayı bir arada kendi üzerinde giriştiriyordu. Bu yansımalardan biri atalar temsilcisi olmakla atalardan el alışın atalar ruhunun kendi üzerinde mana geçişiydi. Bu kabilden belirme yapmanın takdirli mutlak irade temsilcisi olmasıyla da, hamurabi ilahtı.
Diğer tür ikinci bir yansımasıyla da Hamurabi insanlar gibiydi. İnsandı. Yiyen, içen somut görünümlü; yönetici yetkilenmeli ve yine meşruiyetliği olan, her şeyi duyan, gören, gözeten kraldı. Bu nedenle çok kulaklı ve çok gözlü anlatımdı. İki ilahın (saf totem aitli temsilcilerin) çiftleşmesinden doğmayı temsil eden Hamurabi olma, yetkilenmesi oluşla da Hamurabiydi. Ama ilahlar özellikli sıfatları olan kişiliğiyle de tekilleşen Marduktu. Kendi marduktu. Yani Marduk ağızlı konuşması, kendi ağızlı konuşmasıydı.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.