Kısacası, sosyal çekey (sosyal alan çekimi) sosyal bilinçti. Toplumun çekeği de toplumsal alan bilincidir. Her biri kendi oransal oluşlarını ortaya koyuyorlardı. El mana anlayışı da kendisine, toplumuna yabancılaşmış olmanın kulluk bilinciydi. El toplumsal kuvvete yabancılaşmaktan doğan “yapay mülk çekimi bilinciydi”.
Mülk çekeyi kul olma, mülk sahibine tapmanın kulluk bilgisini taşıyordu. El ile birlikte üreten insan ilk kes kendisine kul (köle) diyordu. Kendisine kul demenin mana bilinciydi.
El mana anlayışında karşılıklı kolektif emek bilinci gitmiş; yerine kendisine kul diyen birinin, örneğin; Abdül Hüsam’ın kuluydu. Abdül Rezzak’ın kuluydu. El mana anlayışının ne anlama geldiği hala çözemediğim husustur! Kula kulluk etmenin kul hakkı bilinci olmakla “inakça öğretilmiş çaresizlikti”.
Yine siz bilmeseniz de toplum gibi El mana anlayışı da bilir. El manan anlayışı toplumsal olan bilgiyi mülk sahibi olan kişisel bilgiye indirgemiştir. Bu nedenle El mana anlayışı inşa temelindeki geri bağlanım yasası gereği birbirinin eksiğini tamamlayan kolektifi temel ilişkinin üzerineydi.
Ama kul illüzyonu nedenle El kolektif alana kul olma enfeksiyonu bulaştıran bir inşaydı. Ancak El mana anlayışı içindeki eksiğini tamamlatma bilinci ile kolektifi alanda ki eksiğini (ihtiyacını) tamamlatma bilinci arasındaki “rızk verme” farkı oranını görmek gerekiyordu.
El mana anlayışı içinde mülksüz olanın malı-mülkü yoktu. Mülk sahibinde de kolektif emek gücü yoktu. İşte mülksüz olanın kolektif emek gücü, çalışmak ve yeryüzünde rızkını aramak için mülk sahibi olanın mülküne karşılık geliyordu.
Emek kolektifti. Emek kolektif alan içinde işlerlik kazanmıştı. Bunlar başlangıç koşulu içinde olanların bir kaçıdır. Kolektif alan mülksüz lükle işe başlamamıştı. Kolektif emeğin girişeceği durumla mülk denecek toprak, bitki, su, hayvan gibi “üretim nesnesi kaynakları” kendi dışımızda zaten verili düzlem olarak vardı.
Oysa El ‘ce kulluk anlayışı biriken “kolektif zenginlik içinde” başlamıştı. Kolektif zenginlik kendi dışımızda ama doğal bilinç gibi verilmiş bir verili düzlem değildi. El mana anlayışı kolektif servet içindeki kişileri mülksüz kılmakla kişileri suni bir muhtaç oluş eksiğini, rızk ile tamamlayıcı aldatma içine sokmakla işine başladı.
Muhtaçlık inşaca geri bağlanım yasası içinde yoktu. Muhtaçlık, mülklü-mülksüz zıtlaşması içinde beliren mülksüz oluşla öğretilmiş çaresizlikti. Mülkün sahibi kolektif alanda işlenmiş olan mülkü gasp etti.
Ve böylece mülk sahibi El ‘in, kolektif alan içinde öğrendiği kolektif bilinçle ve kolektif alan içinde öğrendiği kolektif yapabilirlikler ile kendi emeğini girişeceği kendi mülkü vardı. Bu olanaklar ile El mülkü içinde göstermelik bir üretim yapabilirdi. İşte bu düşünsel akıl oyunu illüzyon bile muhtaçlık hissiydi.
Ama mülksüz olanın kendi emeğini giriştireceği nesnel bir üretim ortamı yoktu. İşte kişinin kendi kolektif emeği ile giriştireceği üretim nesnesinin olmamasında kaynaklı kolektif his muhtaçlığından doğan bir eksiğini tamamlama bilinci vardı. Köleci kul bilinci mülkün sahibine dua ile yalvaran eğim oranlı, çekey alanıydı
Mülk sahibine kulluk şuuru, bilinçli şekilde; tuzaklı şekilde; hileci yolla mülk sahibi tarafında ön görülen dalaverelerdi. Mülkün sahibine tapımı gerektirme bilinciydi. “Hamt mülk sahibi ve tebareke olan yüceler yücesinedir”
Kişilerin kolektif bir ortamda, kolektif emek çekeni ile girişecekleri emek gücü nesnesi olacak bir ortamları kalmamıştı. El kolektif çekenleri kolektif miras olmaktan çıkarmış onları kendi mülkü saymıştı.
Böylece El mana inancı “verili düzlemle kolektif emekler girişmesinden doğan kolektif yardımlaşmayı” kişisel muhtaçlığın yardımına dönüştürdü. Hinlikti bu.
İlk inşacı hemcinslerin üreten emekten kaynaklı muhtaçlıkları yoktu. Köleci muhtaçlık, araya üreten bir emek zaman almakla kolektif (karşılıkla) üretmenin kolektif yoksunluğundan doğdurulmuştu.
El zengin kıldığı kişileri, fakir kıldığı kişiler üzerine merhamet! Ve acıma duygusu ile yardımlaşmaya, sevk etti. Kolektif alanlı özdeki inşa sal çekime karşılık olan kolektifin tamamlayıcı yardımlaşma harcını El; El ‘e göre anlayışla iyilik, inayet, lütuf, ihsan gibi günah-sevap türü ceza-ödül tanımlı kavramlara çevirmişti.
Kolektif alan yani totemi düşünce tekil kişilerdeki korku ve kaygıdan kaynaklı yarın endişesini de ortadan kaldırmıştı. El kolektif zenginliği kimi kişilere mülk olarak verip, kimi kişileri de mülkten yoksun kılmıştı. Böylece kolektif kişi kolektif alan içinde korku, kaygı içine düşürüldü.
Mülk sahipleri vekili mutlaktı. El ‘in vekili harcı, Yani El ‘in mutlak vekiliydiler.
Kayıt Tarihi : 9.6.2025 17:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!