Totem-İlah- Tanrı Kavramı Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Totem-İlah- Tanrı Kavramı

Erken dönemden toplumsal ilişkilerin karmaşıklaşıp, sürecin köleci ittifakı ilişkilere doğru kaymasına dek (M.Ö 3200’lere doğru) geçen süre içinde bu üçlü kavramın her biri; düzey, düzlem ilişkileri içinde kendi neşvü nema oluşlarını buldular. Süreci birbirine aktaran aşamalar bu içlemlerde kodlandı.

Hiçbir inşa ürünü ortaya çıkmadan, o ürünü anlam ilişkileriyle tanımlamak, olanaksızdı. Ortaya çıkan anlam ilişkilerini de birbiri üzerine çökertmek o kadar yanlış, bilim dışı olmakla sürecin farkında olmamaktı.

Ne totem, ne de ilahlar; Tanrı değildiler. Üstelik her ikisinin de ne bir Tanrılık görevleri vardı. Totemin ve ilahın ne de grup ve ittifakı mana ilişkisi olmanın ötesinde bir seslenme ve düzenlemeydiler. Çünkü Tanrılık düzeyini açıklayan belirtmelerin hiç biriside ne totem dönemde, ne ilahi dönmede vardılar.

Zaten böyle bir şeyin kesikli sürekli olmaması halindeki durumları, gelişme yasasına ve tarihselliğe aykırı olurdu. Oysa Tanrı, köleci ittifakın, sınıf düzenli mülkiyetçi ilişkisini yaratmanın, efendisi, sahibi oluşla ortaya çıkmıştı.

İlahlar ittifaklarla bir araya gelen totemilerin ittifak içinde politeisti görünümleriyle ve ittifaka özgü tutumları içinde değiştirici, dönüştürücü, reostalar olmasıyla dile getirilmişlerdir.

Totemlere cinsiyet atfedilemez. Totem genelde tekillik ve zıtlanmazlık prensiplidir. Hatta toteme şekil bile atfedilemez. Totem görünmez alanlı güç etkisi olarak düşünülür. Totemi oluşma, çevrenin basınç etkisiyle, kişilerdeki mana algılı ilkelerden giriştirmelerinin bağ yapmasıyla anlam edildi. Totemi alan da hava gibidir.Nasıl içinde olmakla havayı göremezsek; totemi alanda olmakla da totemi alanı göremeyiz. Totemi alan içinde oluşla görünmez bir ete kemiğe bürünen etkidir.

Düşünce yoğunluğu oluşuyla her yerde totem etkiler olasıdırlar. Genellikle belli yerlerle totemi etki eşleştirilmiştir. Çalılık, kayalık, ıssızlık gibi yerler, totem etkinin groteski oluşla seremonine edildiği yerlerdir.

İlahlar totem de değildirler. Totem, ata soy temsilciliği oluşun atalar eliyle söz söylemesidir. Totem, totem alan içindeki görünür bilinir zıtlıkları dışlamadır. Totem alan sosyal yapı eliyle tek yanlı bir zıtlık oluşturma işidır. Oysa ilah, gruplar arası ittifakı sistemi inşalaştırır. İlahi mana, eski totem alanlı yapının üzerine çok köklü bir sentezce kültür olmayı inşalaştırmadır.. İlahın totemik olan yanları varsa da, ilah totemden çok çok fazladır.

İlahlar yalın totemin yapamayacağı şeyleri yapan ve esasen de totemdi oluşmaları ittifaklara dönüşen, mantıktı kurallar silsilesi olmanın sembolizmidirler.

İlahlar, çoklu mantık gereği rekabetçi didişmeli ortamın düzenleyicisidirler. Yarışman olup, müsabaka ederler. İlahlar bu eksen içinde ortamı düzenleyendirler. Çok ileri safhada birbirinin yerine göz dikerler. Bu nedenle de zamanla aralarında hiyerarşi olan bir düzenlemeyle giderek kimi sıfatları üzerlerinde toplayacaklardı.

İlahlar ittifakın totemi gruplarını birbiriyle eşit kılma zorunluluğundan ötürü ilk melezi yaratma kavramının bulucusudurlar. Sadece insanı ve insanın temas eden eşitliğini yaratmıştırlar.

Bu yaratma içinde her totem görünüşten bir görünüş ve her totem kültürden biraz kültürün; kırpılıp ayıklanmış olanından; karıp katılan çamur süzülmekle, insanın çamuruna (hamuruna) konup, insana bu hamurdan şekil verilmiştir. Ön ittifakların sosyal dil içinde mana anlamalı söylenmesi melezlere böyle ifade ediliyordu.

Bu düzlemdeki yaratma bu kadardır. Bu yaratma bir ilahın eseri olmayıp; ilahlar kurulunun eseridirler. Gelişen düşünce, davranış ve ittifakı yapı niceleyişler vermenin içindedir. Ta ki köleci oluşmalar, tikel durumdan tümel duruma doğru aksederken, her şeyde bir kırılma, bir sıçrama hissedilecekti. Tufanlar patlayacaktı. Köleci inşa karşısında eski ittifakı iman, mumla aranır olacaktı.

İlahlar, bu alicenaplıklarına karşın isteseler de yaratma işini, hiç kullanamayacaklardı. Çünkü içinde oldukları ittifakı sistem bu aşamayla yaratmanın daha fazlasına izin vermemekle yeni yaratmalara kapalıydı. Bu nedenle köleci sistemle beraber yaratma kavramının üzerine tanrı oturur. Yaratma kavramını muktedirlikle tanrı kullanır.

İnsanlar kişisi mülk sahibi efendi olmakla ve efendilerin kölesi olmakla artık insanların kaderleri vardır. Bu mülkiyetçi ilişki içinde yepyeni yaratmalara kapılar aralanıp olanaklar tanınmıştı. Artık insanların alınlarına yazılan yazı vardır. Bu yazı işaret olarak, en olarak, insanın anlına, kulağına, burnuna, eline, başına vs. damgalanıyordular. Alın yazısı, efendiye efendi olmanın köleye de köle olmanın alın yazısıydı ve kul olmanın damgasıydı.

İşte Tanrı tam da burada devreye girecekti. Daha önceden ön ittifaklar içinde var olan insanı yaratma sunusu üzerine oturuşla, "ben Rabbim" diyecekti. Artık ilahların köküne kibrit suyu dökülecekti. “Ben rabbim” diyen, birden “insanı ben yarattım” diyecekti! “İnsanı yarattım, rızkları eşitsiz dağıttım” diyecekti.

“Kiminizi kiminizden üstün kıldım” diyecekti. Gerçi ilk kez ittifakın, insanını yaratırken; insanı eşitlik üstüne yaratmıştı! O düzlemdeki ittifakı politikalar bunu gerektiriyordu. İttifakın insanı birbirine eşitti.

Ama olsundu. Şimdi köleci ittifakta da siyaset böyleydi. Ortalık yerde köleci ittifak vardı. Madem insanı tanrı yaratmıştı. İnsanı eşitsiz kılarak insana köle ve efendi olmanın kaderini de anlılarına yazacaktı.

Dilediğine dilediği kadar mülk verecekti. Bu insanın kaderiydi. Bu, tanrının yaratış muktedirliğiiçinde olan takdiriydi. Köle köleliğine; efendi de efendiliğine razı gelecekti.

Köleci ittifakla kullar ve kulların sahibi olan efendileri vardı. Tanrı bu bağlamda yaratan efendi olma, sahip olma anlamıyla ortaya çıkmıştı. Henüz Tanrının bütün tanrılık vasıfları oluşturulmamıştı. Bu Rabb özellikli sıfatları oluşturma işi çağlar boyu sürecekti.

Aslında köleci dönemle birlikte birden tanrı fikri oluşmamıştı. Köleci başlanışta ilahlardan zıtlanan mamon da denen El İlahlar vardı. Mülk bunundu. mülkü keyfine göre dağıtan Mamondu. mamon servet sahibydi.

Çok sonra karşı mamonlar bu eşitsizlik kaeşında merhamete gelerek ortaklık tanımaz olan kendisinin ilk takdirini bozdu. Bu mamon'lar kişi ve aile Mamonu olmakla İbrahimi sembollü yapılarda Milletleri tek millet yapan Rabb'e (tanrıya) dönüştü.

İşte Alemlerin rabbi olan tanrı fikrini olgunlaşma bundan sonra başlamakla tümden Mamon ve zıt Mamon özelliklidir.

Totem canlı kanlı oluşla ortamda gezen ve hava gibi görünmeyen bir groteski anlamaydı. Totem ortamda gizlenip kamufle olurdu. Bu anlayış animist duygulardı. Totem gizlendiğini size hissettirdikçe, sizin üzerinizde etkili oluyordu.

İlah totem temsilcisi saf kışiler olmakla çok somuttu. Totem grup temsilcilikler oluşla insan ittifakın insanı gibiydi. İttifaktan önce insan ve insan tanımı yoktu. Düzenleyen güç oluşla ilahların muktedirce deneyim sahibi oluşları ilahlara insandan biraz daha farklı bir mana yükleyişti. Değilse ilahların insanlardan arta kalır yanları yoktu.

İlahlar da nsandılar. Acı çekerler, acıkırlar, o ilk aşamadaevlilik yoktu ama mamon oluşa evrilen aşamada evlenip boşanırlardı. Kıskanırlar, üzülüp sevinirler. Çoluk çocuk sahibi olup uyuklarlardı. Yanılıp yanlışlar yaparlar, pişman olurlardı. Bu kadar gerçektiler.

Totem dönemde totem ne dişiydi. Ne de erkek. Bu özellik tekil oluşun yansımasıydı. Totem dönemde dişi-erkek cins olmanın aidiyeti bir işlev ve belirleyiciliği yoktu. Bunun için totem eşeyli değildi.

Sizin için, totem aitti bir eşinizden doğuyor, doğduruluyor olmak önemliydi. Yine sizi doğuran değil de aitteniz olan birinden, sizlerin emiyor olmanız çok önemliydi, Sizin sahibiniz, sizlerin aitliği olan grup çokluğuydu. Bu hal o totem aitliği için yeterliydi. Bunlar tekil süreçli ortamın özellikleriydiler.

Oysa ittifakı olan çoklu süreçlerde aitlik için dişi ve erkek olan karşıt ilahlardan tohum olmak ve doğmak şarttı. Aitleştirme sadece bu değildi. İlahlar dişi olmakla doğuran emziren olmakla bir aidiyet eştirici kurum gibi çalışıyordular.

Totem yasalardan ötürü karşıt gruplar temas edemezdi. totem meslekli ilişkiler gruplar arası teması zorunlu kılmıştı. Sizler süt emmekle, süt emdiğiniz karşı grubun aitteleri içinde olmanız, bu sürecin temel özelliklerinden biridir.

Yalın totem dönemde süreç tekil türdeş süreç olduğundan totemin dişi erkek olup, sizi emzirip tohumlaması gerekmiyordu. Zaten o gruba doğmanın aitliği içindeydiniz. Onlarda sizi emdiriyordu. Totem gizlendikçe sizi gözeten bir mana ilke oluşla öne çıkıyordu. totem sizin soy şecere çekimleyicinizdi.

Oysa ayrı ayrı totemi grup yapılarını, yani karşı totemdi kişiyi sizinle; totem kardeşler gibi temas etmelerini nasıl sağlayacaktınız? Yalın toteminiz, eşeysiz oluşla süt emdirmenin, sütkardeşliği türünden bir formasyonu da yapamazdı.

İşte burada ilah olmanın önemi ortaya çıkıyordu. İlahe olan İnanna size meme verdiği zaman siz o grubun sütkardeşler sınıfından aitte si oluyordunuz. Yine karşı grup ilahesi Geştinna da, İnanna aitine süt vererek sizi kendi aitte si kılıyordu.

Ya da Gılgamış karşı gruptan ilanen kardeşi Geştinna’nın döl yoluna tohumunu dökerken; karşı gruptan Dumuzi’de ilanen kardeşi İnanna’nın döl yoluna tohumunu döküyordu.

Bu nedenle sizler, eski yasa olan kardeşler arası cinsel temas kurmanın meşruiyetliği içinde ittifaklar sizi aitte si kılıyordular. İlahların en büyük özelliklerinden biri ittifakı kararları almalarıysa diğeri de kendi aralarında değil karşı gruplar arasında çiftleşme yapmalarıydı. Bu yüzden ilahlar dişi ve erkektiler. Aksi halde eşeyli olmayan ilahlar hiç bir işlerine yaramazdı?

Bunun gibi köleci ittifak içinde de insanları aitteniz kılmak için yöntemler değişmişti. Burada bu konulara değinmeyeceğim. Bu sistemde köleci iman kardeşliği ve giderek din kardeşliği aynı yaratıcının kulları olma parlatılmıştı. Bu nedenle Tanrıların dişilik erkeklik özelliklerine hiç gerek yoktu. Olması da gerekmiyordu.

Tanrılar (daha henüz mamonlar) mal mülk sahibi olmanın yanında, kölelere efendi olmanın ve köleye sahip olmasının dışında, henüz âlemlerin rabbi olmamıştılar. Âlem ittifakı totemi ve ilahi alanın çevresi olan yeryüzüydü.

İttifaklıların çevresindeki yeryüzüydü. 15. Yüz yılda coğrafi keşifler yapılınca önce Tanrının âlem düşüncesi, âlemi sadece bilinen dünya olarak biliyor olmasıyla tartışıldı. Bu tartışmalar sonunda, Âlem uzaya; Güneş ve yıldız sistemine doğru uzadı.

Uzayın Güneş Sistemi ve yıldızlardan ibaret olmayıp; galaksiler karadelikler ve paralel evren içerdiği görülünce de, tanrı “evrenin” Rabbi olmuştu.

Kısacası ittifakı köleci süreçler imparatorluk süreçlerine geçince mamon olan kişi aile ve kabile El İlahları, uzun bir sentez evrimi sonunda Rabb oldular. Rabbın, hitabı önce yeryüzü olan âlemlere olmakla âlemlerin rabbi oldu. Ki iman ve yaradılış kardeşliği aynı rabbın kulu olmakla, aynı rabbın yasaları içnde yönetilmekle imparatorluktu yapıyı, cevaz görüyordu. Küresel süreçlerle Rabb, evrenin Rabbi olmakla; yeni bir evren kardeşliğinin fitilini ateşliyordu.

Rab sonsuzluğun rabbi olmuştu. Oysa totem herkesin totemi değildi. Sadece kendi aitte si olan 25 ila 100 kişilik bir grubun totemiydi. Böylesine az nüfusa seslenebiliyordu. Totem, aitte sini gözetliyordu.

İlahlar emzirdiği, dıştan temas yoluyla tohumladığı ve ittifaakı içinde olan herkesin ilahıydı. Daha doğrusu ilah ittifakların ilahıydı. İttifak eden grupların ilahı oluyordu. Tanrı âlemi gözetleyip, rızk veriyor; yaratıyor, onları hesaba çekiyordu.

Rabb olan Tanrı, bilinir oldukça, bilinenin egemenlik alanıydı. Totemin aklına ne başka totemler gelirdi. Ne de başka totemlerle ortaklık yapan kararlarla söz söylemeyi, paylaşmak aklına gelmezdi. Bu yalın totem düzlemde olanaksızdı. Oysa ilahlar müşterek aklın yardımlaşan düzenleyicisi olarak, ortak zıt aklın kullanılmasıydılar.

İlahlar pek pek birbirinin düzenletim alanına hiçbir şekilde karışmıyorlardı. Bilakis birbirinden yardım alıyordular. Rekabeti de olsalar, ortamda hizipleş ilecek mal edinme ve eşitsiz mal edinme süreçleri olmadığı için bu ilahi çekişmeler halkı bölüp, hiçbir zaman halkın fitne ve fesadını çıkaramıyordu.

İlahlar, yardımlaşmayı gruplar arası ortaklaşmayla yaptıkça, büyüyorlar ve güçleniyorlardı. Her biri bir işi düzenlemekle tümü, bütünün parçalarını oluşturuyorlardı. Çarkı felek usulü yönetimi devraldıklarında yöneten kült merkezinin devir teslim tutanağını sayıp döküyorlar ya da bu dökümanları yeni kült merkezine taşıyorlardı.

Evrenin Rabbi hem tüm evrene sesleniyordu; hem tüm evrenin işini hakkıyla yaratıyordu; bu ona hiçbir yorgunluk vermiyordu. Asla ortaklık kabul etmiyordu. Ama sanki ortağı varmış gibi gazaba geliyordu. Tanrının yanında, Tanrının düşmanına karşı insanları (kölelerini) , savaşmaya çağırıyordu.

Devamı var

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 16.6.2014 00:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya