İçinde olunan çevre kişilere sağlatma oluşuyla, kişilerin eğimletir olması vardı. Bu eğim oluşlar, bencilliğe denk gelen bağıntılar yönünde olmakla bu böyleydi. Bu eğiş etme oluşun yanında dış çevrenin kişilerde uyandırdığı kişiye rağmen olan, kişiyi yok eden baskı ve basıncı da vardı.
Bu baskı ve basınçlar kişide; kişinin o şeye hoşlanma, haz ve sevinç duygusuyla yönelimli olması kadar, kişinin kaçınma, sakınma, korunma, kaygı, elem gibi tehdit oluşan ikisek duyguların da kaynağıydı. Kişiler dış çevrenin etkisini bencil bilinç olmakla, parçalı ilişkiler bağlamında yalıtmıştı.
Bu yalıtma içinde kişi; tehditten korunma gibi dış çevreyle çelişen; çevreye yönelme gibi dış çevreyle kimi yönden kesişip birleşen; kendilik eğimli olucu minimum baskı ve basınç alanı yansıtmalarına sahipti.
Kişi hem yansıyan hem yansıtan olmakla tekildir. Bu aşamayla yansıyan ve yansıtan aynı şeydir. Ama kişi dış alanın yansıma etkisi altında olmakla, dıştaki bu yansıma etkiyi kendisine göre ve dışa göre yansıtmakla da çoğuldur. Bu durumda da yansıyanla yansıtılan aynı şey değildir.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman