Torun, Bir Başka Sevgi

Mustafa Çetinkaya
520

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Torun, Bir Başka Sevgi

Torun da torun derlerdi de arkadaşlarım,
Kırmak istemezdim.
Yüzlerine karşı bir şey söylemez,
Yok canım derdim içimden, o kadar da değil
Torunmuş, hadi ordan
Abartıyorsunuz der geçerdim.

Ve bir gün anladım ki
Candan da, canandan da öte
Bir can daha varmış.
Evlatsız bir hayat düşünemezdim de
Zaman, zaman mükemmel bir öğretmen,
Öyle dersler veriyor ki insana
Torun, her derde şifa, cana can katanmış,
Torunsuz bir hayat,
Çok ama çok, çok anlamsızmış.

Şu kadarcık bir şey küçüğü,
DAĞLAR DORUK.
Ufacık,
Üç hafta erken katıldı aramıza.
Bakıyor masum masum, sessiz
Sese, kıpırtıya, gürültüye.
Tebessüm ediyor bazende belli belirsiz
Kendince bir güzelliğe.

Büyüğüne gelince
Rahatsızlandı geçenlerde

- EGEMEN neyin var, dedi doktor
- Burnum akıyor.
- Öksürük var mı öksürük?
- Az...
- Boğazın acıyor mu?
- Yok
- Şeker vereyim mi sana?
- Ben şeker sevmem ki.
- Balon?
- Olur, mavi rengi seviyorum ben.

Mavisinden bir tane aldı.

Okula gidiyor mu diye sordu doktor
Biz hangimiz cevap versin diye birbirimize bakarken :

-Gidiyorum dedi.
Dört buçuk yaşındayım ben,
Öğretmenim beni beş yaş grubuna aldı.

Torunum benim,
Duramıyor yerinde, kıpır kıpır
Uzun atlama yapalım mı dede,
Haritaya bakalım mı dede,
Karadeniz bizim yukarımızda değil mi dede,
Gezegenler şarkısını söyleyeyim mi dede?

Koltuğa çıkmış, ayakta
Diğer koltuğu işaret ediyor.
Karşıya zıplasam olur mu dede?

Dede dede! Bana bak,
Bak, nasıl da hızlıyım...
Koşuya çıkış vaziyetine geçip, depara kalkıyor birden,
Hedef çocuk odasının önü.

Trampolinde zıplıyor bir süre,
'' Anneanne anneanne, nasıl zıplıyorum bak...''
Bu da kesmiyor.
Kitap okuyalım mı anneanne?
Küçük Bay ve Bayanlar'dan Bay Güçlü'yü alıyor eline,
Başlıyor okumaya.
İki, üç sayfa sonra,
Anneanne ben yoruldum diyor, sen okur musun bana?

Elinde makas,
Kare, üçgen, daire, yamuk...

Zıt anlamlı, eş anlamlı kelimelerde turluyoruz.
Sayılarla konuşuyoruz biraz,
Elmaları, portakalları topluyoruz.
Fındıklardan ikişer, üçer, beşer yediklerimizi çıkarıyoruz,
Abaküste üçer, beşer sayıyoruz.
Şarkı söylemeye, resim yapmaya sıra gelmedi,
Akşam ha oldu ha olacak.
Torunumun sabah kahvaltısıyla başlayan
Bir Anneanne Günü daha bitmek üzere.
Ve başlıyoruz Cansever'imle birlikte:

Domatesin çekirdeği kırmızı kırmızı
Egemen bizim evin,
Dağlar Doruk bizim evin...

Susuyoruz...

Onurlu, mutlu
Alabildiğince de keyifli, huzurlu.
Gözlerinin içi gülüyor.
Ve bağırarak sözümüzü tamamlıyor :

Yıldızı, yıldızı...

Yaşam koçum, paşam
Anneannesinin kahramanı.

Kapı zili çalıyor.
'' Anneanne, babam mı geldi?
Öfff! Ama erken daha,
Kelebek yapbozum bitmedi ki daha,
Zürafa yapbozu mu da yapacaktım daha...''

- Dayının yanına gideceğiz oğlum.
- Biz gitmeyelim, dayım gelsin.
- Ama dayın burada değil Belek'te.
- Ama dayımın evi burada, niye oraya gitti?
- Satranç turnuvasına...
- Ben de satranç oynar mıyım?
- Oynarsın.
- Tamam...

Hava soğuk.
Arkadaşım " Faşist kış geliyor." diye yazmış FaceBook'ta,
"Faşist kış geliyor.
On, on beş gün hava çok soğuk olacak."

Anneannesi iyice sardı sarmaladı,
"Üşümesin kahramanım." dedi.

Gittiler.

İşte böyle dostlar
Söz konusu torunlar olunca
Bir başka titriyor insanın yüreği.
Evlat yine evlat ama
Torunlar bir başka sevgiymiş,
Kendinden de öte, evladından da öte, bir başka görmekmiş.

Mustafa Çetinkaya / 22. 01.2022

Mustafa Çetinkaya
Kayıt Tarihi : 27.1.2022 13:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Çetinkaya