Çok özledim
Ana yurdum, kurban olduğum
Toprağın, kokuyor hala saç uçlarımda
Başımda güllü yemenisi
Cebinde bahar rüzgarları doldurduğum
Çiçekli basmadan şalvar, ayağımda
Zümrüt ekin tarlalarında
Nakış nakış
Kan kırmızı gelincikler
Raksta, esrik, hovarda
Mavinin bütün tonlarını içmiş
Sevdiceği, gökbaş’ın koynunda
Yürüyorum güneye
Karpuz çatlatan sularıyla İvriz yolları
Bozkır toprakların diyeti
Tuvana ülkesine
Hitit tanrıları ziyareti,
Bin yıllardır
Üzüm salkımları, başak demeti tutar
Şevk’le, yorulmayan elleri
Başımı kaldırınca Bolkar dağları
Ve ilerde
Bir adım sonrası Toroslar
Torosların, dört mevsim doruklarında kar
Asi, direngen
Güneşe meydan okuyan
Kardelenleri, pervasız açar
Süzülürken yamaçlarına
Kekik kokularında
Deli eder insanı
Şuh gülüşlü şakayıklar
Gözeleri köpük köpük
Çatlayan nar çığlığında pınarlar
Sırtımı dayarken bir Sedir ağacına
Ve yüzümü dönüp güneye
Akdenize
İmbat rüzgarlarıyla bir selam salacağım
Diyeceğim ki usulca eğilip kulağına
Ben Toroslar çocuğuyum
Bil istedim
Daha benim yollar ve
Yolculuklar boyu bitmeyecek türkülerim var...
Kayıt Tarihi : 10.5.2021 21:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!