Toroslarda gezinti

Şu Konya'nın ovasından, usul usul ben tırmandım
Eğiste'nin sevdasıyla hem tutuştum hemde yandım
Aldım anne duasını, cennet ordadır inandım
Öptüm babamın elini, duadan silah kuşandım

Ebu Said Hadimi'nin Hadim'deki türbesini
Ziyaret ettim okudum, o fatiha suresini
Gördüm sanki ben orada, huzurun taa tepesini
Sakin, sessiz gurup vakti, duydum ben onun sesini

Sultan pınarından içtim, akşam vakti işte Taşkent
Kayaların arasında, şirin ve küçücük bir kent
Sakinleriyse burayı sanıyorlar bu gün başkent
Mihrabdan çıkan her damla, bir şarkı söyler nihavent

Belpınarını aşınca yörük yaylasına vardık
Başyayladan gitmek için, sola biz rampaya sardık
Torosların zirvesinde, Arslan kartal bir ayardık
SÜzüldük Kışlaya doğru, ürperdik viraj sayardık

Bir yıl daha yaşlanmışken, tekrar geldik Gargaraya
Seyre doyumsuz manzara, değişilmez Ankaraya
Her bir nefes şifa sunar, depreşmiş bütün yaraya
Yörenin şanslı çocuğu, güzeli, cennet araya

Etraftaki güzelliğin, sevinç gözyaşları akmış
Rahmetin gereği bu ya, akarken birine bakmış
Birlik olup tam coşmuşken, insan da gerdanlık takmış
Olmuş Ermenek barajı, güzelliği aşacakmış

Yıllar önce işitmistim, namını Zeyve pazarı
Herbir yön ayrı çağırır, insandaki şu nazarı
Yeşili, suyu, toprağı, hepsi dürter bir yazarı
Kağıt, kalem, el utanır, kuş sesinden yer azarı

Pırıl pırıl akan sular, taştan, kayalardan çağlar
Ulu çınarlar, kavaklar, elin açmış Rabbe ağlar
İşte merhamet eseri, yöre halkı çok şey sağlar
Gördüğüm güzel manzara, eridi bendeki yağlar

Toroslarda bir gezinti, belki bedel bir hayata
Büyükşehirle, sahilden yapılacak seyahata
Herkes bilmez değerini, Ahmet Arslan yapma hata
Sen kucakla Torosları, onlarda seni ihata