Toros Dağları...'öyküsellikler'

Mustafa Arpa
84

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Toros Dağları...'öyküsellikler'

Toros dağlarından aldım habersizceliğinin kara haberini...
Toros'un yeşil yaylalarının kara topraklarına gömüldüğünü...Oradan aldım.
Haberini aldım geliyormuşsun,yüce dağlarıda deliyormuşsun aldım haberini.
Nasıl geçersin o sarp kayalıkları,ama bilmem ki? Geçsen de nasıl?
Toros dağlarını,ovaları,o cennet yeşili yaylaları,bilmem ki ama
geçeceğini nasıl?
Bir umut hayalim vardı,hayalimin umudu...
Hani geçeceksin ya o yeşil yaylalardan,hani koparırsın ya
Asil gönlün koparmak istemese bile zalim ellerinin koparacağı gelincikleri...
İşte o gelincikler hayalimdi,umudumda ki hayalim.
Sana bir gelinlik yapmak istemiştim hayalimde.
Asil gönlüm koparmak istemese bile,
Zalim ellerimin koparacağı gelinciklerden...
Sana bir umut kurmak istemiştim,umudumun içinde.
O yeşil Toros yaylalarının akıl almaz,hayat dolmaz,canlılığının içinde.
Tıpkı yeşil yaylalar gibi yeşil panjuarlı,
Tıpkı zalim ellerin kopardığı gelincikler gibi,sana hayal ettiğim gelinlik gibi...
Bir göz oda,bir mesken hayali...Hayalimin içinde.
Haberini aldım geliyormuşsun,düşman gururunu yeniyormuşsun
aldım haberini.
Ne uğruna kaçtınki benim dünyamdan,kendine yeni ufuklar açtın ki?
Neuğruna,acemi bir kaptan gibi ayrıldın meçhul ufuğuna
gönlümün en işlek limanından.
Yalan mı? Hep sana açtım umudumu,doğruyu söyle dininden,imanından.
'Demedim mi döneceksin,yine bana demedim mi? '
Dedim Gencebay gibi ve devam ettim.
'Seni ancak ben bilirim,ben anlarım demedim mi? '
Dedi gönlümde ki gurbet garibi.
Gencebay söyleyedursun desin'hor görme garibi'ni...
Sen geliyormuşsun ya hayatımın habibi,sen deliyormuşsun ya yüce dağları.
Boş ver söyleyedursun Gencebay 'bir teselli ver'i,'hor görme garibi'...
Çiçeği burnunda bir gençlikdi sen giderkene yaşadığım ömürler,
Bir sevdaydı çiçeği burnunda,bedbaht kalan gönüller...
Haberini aldım,aldım haberini,geldiğinin,geleceğinin.
Binersin ya kara dumanlı,kara trenine güney doğu ekspresinin...
Doğu ekspresi taşır aslında gurbet çilesinin,ayrılığın acısının,
seferde ki her bir keresinin...
Zannetme ki kurmayacaktın gelirkene,Toros yaylalarından eski mazine,
mazinin tozlu hayallerini...
Hele trenin biraz yol almasını bekle,bilirim seni,hemen dalarsın,
Bin pişmanlıkla,bin suçlulukla hatırlarsın,sevdamızın kavak yellerini...
Sen bilmesen bile biliyorum ben.
İzmit tren istasyonunda,gündüzün gecelerini,bekliyorum seni,
sen beklemesen bile...
Tanırmısın bilmem ki beni,o eski sevgiyi hatırlar mısın?
Artık sola taramıyorum,serbest bıraktığım saçlarımı.
Artık giymiyorum uzun yaka gömleğimi,pantolonumu ispanyol paçalarımı.
Hepsi gittiğinle gitti,bilmediğim,gittiğin meçhul yerlerine,
Hepsi gittiğinle bitti.Sanki hiç giymedim ispanyol paçalarını,
Sanki hiç taramadım sol yanına,serbest bıraktığım ak dolu bu saçları...
Haberini aldım dedim ya...
Gittiğinle aldığım figan-ı ayrılıkla kara haberini,
Geldiğinle aldığım,almak istediğim kaderimin bir umutluk umut kaderini.
Hala seviyorum ya seni,şahittir bu izmit garı,
İzmit garında raksettiğim,gittiğinlen bana dam olan bu ah-u zarı.
Seni seviyorum ya hala...
Onun için bekliyorum geliş saatine saatler kala,burada,garda.
Haberini aldım,habersizce geleceğinin haberini.
Sen yine o sevgi,sevgim misin? O eski çılgın deli misin sen yine?
Yine sana ucuzluktan aldığım o gelincikli eşarbını mı takıyorsun?
Yine o gözlerinle ateş olup sinenimi mi yakıyorsun?
Yine eski Leyli misin? Bilmiyorum.
Yine adını o içtiğim bir yudum suya bile yazdığım Leyli mi?
Yine onyedi yaşında mısın? Aradan on yadi sene geçse bile.
Yine özlüyor musun Ayhan Işık,Hülya Koçyiğit filmlerini?
İzmit'in o zamanlar yeni yeni açılan halkevinin siyah beyaz sinemasını.
Artık orada sinema olmasa bile...
Haberini habersizce aldım.
Habersizceliğinin haberi devlet televizyonunda haber olmadan önce.
Seni; kara bağrında,kara kompartımanında getiren,
Kara dumanlı Güneydoğu ekspresinin,kara treninin,
Toros yaylaları,Toros ovalarında geçirdiği zamansız ve mekansız olarak Benden alan seksen iki Toros tren kazasında kaybedilmişliğinin aldım,
haberini kara...
Bu Toros'un yarası; yeşil yaylalı,gelincikli Toros'un bende kalan,
En kara olan yarası,en yara olan karası...
Haberini aldım geliyormuşsun? Yüce dağlarıda deliyormuşsun,
O zalim gururunu yeniyormuşsun,aldığım bu meçhul haberde.
Ben hala beklerim seni,haberinin karasını alsam bile.
Sekseniki den beri bu şekli,şemali değişen,insanları değişen,iklimi değişen
İzmit garının; artık dumanı da kara tütmeyen,
Güneydoğu ekspresinin trenlerini beklerim.
Çünkü,çünkü senin haberini almıştım,çünkü haberini almıştım bir kere,
kara olsa bile...
(leyli 1982'de Maraş'dan İzmit'e gelirken Güneydoğu toroslarda yaşanan bir elim tren kazası sonucu hayatını kaybetti.
Abdulkadir ise; bir tek onun gelişinin haberini aldı diye,1982'den bu yana İzmit garında aynı bankda,aynı sırada Leyli'sini beklemektedir.
Görmek isteyen görebilir,belki hala oradadır...)

Mustafa Arpa
Kayıt Tarihi : 8.9.2012 12:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


4-5 nisan 2000

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Can Abdullah Yıldırım
    Can Abdullah Yıldırım

    Başarılı akıcı güzel bir çalışma yüreğine sağlık Mustafa kardeşim

    Cevap Yaz
  • Yener Sezgi
    Yener Sezgi

    Hikâye özelliği ön plana çıkan, konusu dağılmadan tamamlanmış başarılı ancak hüzünlü bir serbest çalışma. Kutlarım Mustafa bey. Bu arada tekrar antoloji ye hoş geldiniz.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Arpa