Doğuda doğdum
Hani şu güneşin doğduğu taraftan
Kırkımı çıkardılar bakır leğende
Jiletler eskittiler çizerken cildimi
Kundağa beleyip küçük bedenimi
Töreleri kışkırttılar bende
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Ama, öyle bir devir ki, kitap yok, okuma imkanı yok, yokluklar, kıtlıklar, savaşlar... hasta doktor bilmiyor, insan hoca bilmiyor... Ve herkes belli moral değerlerine sarılarak, tabiri caizse dua ederek merhem diye yarasına bez sarıyor...
Ama bu gün öyle şeyler yok, herkes her konunun uzmanına bizzat anında ulaşma imkanına sahip..
O günün insanını o günkü şartlarda düşünelim ve onlara da biraz hoş görüyle bakalım... Benim çocukluk dönemimde belli sıkıntıları yaşadım köyümde... Kızamıktan ölen kardeşimi doktora götürmek için yedi kilometre yolu kağnıyla giderken, anam kuşlara çağırırdı, 'allah'a sizde yalvarın kuzum kurtulsun' diye.. Ne yapacaktı kadın..
sevgilerimle..
Ben töre işini pek makbul tutmam.
Ben Allanın kitabına muhalif her adeti çöp sayarım.
Bu yüzden bizim buralardaki adetleri de bilmem desem yalan olmaz.
İşin Başı...
Alim ile sohbet etmek ibadet,
Cahil ile yola gitmek, zul olur.
Dedemizden kaldı diye her adet,
Sürer ise toplum ferde kul olur.
Dağ sırtlayıp, dağda şaşmaya görsün,
Biri kör çıbanı deşmeye görsün,
İnsan vardan dara düşmeye görsün,
Nasihatlı nutuk çeken bol olur.
Aşk ile silkele dağ ile taşı,
Bil ki muhabbettir her işin başı,
Ya Allah deyince akan göz yaşı,
Yağmur olur, rahmet olur, sel olur.
Acı dile, yaman derde metin ol,
Toprak seni bağlamasın, çetin ol,
Aldanma yadele bir ol, bütün ol,
Dost bildiğin dar gününde el olur.
Bir bak Kaleli’ye,dinle ne diyor,
O gölgeyi, zaman onu didiyor,
Vakit ikindiyi aştı gidiyor,
Akşam yakın, bize çağrı gel olur
Zülfikar Yapar Kaleli
Her yerin kendine göre bir töresi var elbet.Asıl olan bunları abartmadan yaşamak.Töre gibi geniş bir konu için yazılanlar kısa değil mi?
Adım Çile Benim
Daha ana rahmine düştüğüm gün
Yazılmış acı kaderim
“Çile” koymuşlar adımı
Nasıl ki gelmem sorulmamış dünyaya
Sevdam da sorulmamış yüreğime
Babam ne derse o olmuş hep
Adım “Çile” ya benim
Bozkırın ortasında bir yaban gülü gibi
Mevsimlere inat açmışım hep
Ne zaman baş kaldırsam
Ne zaman açsam ağzımı
Sürgün yemişim,vurgun yemişim
Aklım yine de gelmez olmuş başıma
Babamın deyimiyle
Adım “Çile” ya benim
Uygun olmalı yaşamıma
On üçümde “Aha bu erin.” deyip
Salmışlar beni yabanın koynuna
Yalvarmalarım nafile, kaçışlarım imkansız
Adım “Çile” ya benim
Boyun eğmişim kaderime
Günler günleri kovalayadursun
Anlamadan yeşeren sevdam
Kor olmuş, lav olmuş
O günden sonra görmez olmuş gözüm hiçbir şey
Yasak aşkları yaşarken
Bozkırın ortasında
Haram olmuş sevmeler, sevmelerimiz
Dağ taş duymuş, gök duymuş
Cümle âlem duymuş
Amansız sevdamızı
Büyükler her işi bırakıp
Bizim için divan kurmuş
Karar vermişler hemen.
Adım “Çile” ya benim
“Ölüm Allah’ın emri
Ayrılık en beteri
Tanrı’m, n’olur kavuştur sevenleri” diyerek
Teslim ettim canımı
Şimdi bozkırın ortasında
Sevdamın başladığı zamanda
Yediveren gülü yanında açar
Kan kırmızı sevdamın gülleri
Ardından yaş olur akar
Ecelimin terleri…
31/10/2006
(Manzum Şiir)
Neriman ARAS
Kırkımı çıkardılar bakır leğende
Jiletler eskittiler çizerken cildimi
Kundağa beleyip küçük bedenimi
Töreleri kışkırttılar bende
Güzel bir konuyu çok iyi işlemişsin töreler geri kalmışlılığın ürünüdür hepimiz yaşadık ülkenin her bölgesizde kendine özgü yönleri var kutlarım saygılarımla
Harikasın çok beğendim
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta