İyi insanlar vardı, birer birer gittiler
Topyekûn sükut ettik, sözcük dudağa küstü.
Üç kuruşluk aklı da yitirdik, delirttiler
Yüz aynaya, göz göze, dudak dudağa küstü.
Unuttuk, asır oldu; vefa neydi, dost kimdi
Sanki onca hatıra birkaç kare resimdi
İlmek ilmek işlenen bağlar nerede şimdi?
Kök toprağa, dal suya, ağaç yaprağa küstü
Ne çayın tadı kaldı ne de yemeğin tuzu
Körleştik, görmüyoruz kimler kurt kimler kuzu
Yönümüzü yitirdik, kaybettik yolumuzu
Heyhat! Topraktan gelen adem toprağa küstü
Haktan yana ne varsa, hor görüp dışlıyoruz
Mazluma sırt çevirip zulmü alkışlıyoruz
Goncalardan bihaber baharı düşlüyoruz
Halbuki yıllar önce bahçıvan bağa küstü
Kahpe gani; faili meçhul tüm cinayetler...
Ervahını pazara çıkarmış iskeletler
Bozuldu düzenimiz, bozulunca niyetler
Karakışın içinde, kar bile dağa küstü
İtibar cebe bakar, ilim irfana değil
Ye kürküm ye davası, değer insana değil
Babalar direk değil, anneler ana değil
Kızlar sokağa düştü, oğul ocağa küstü!
Maskeden yansıyanı yüzler inkar ediyor
Kalbin hissettiğini sözler inkar ediyor
Kulağın duyduğunu, gözler inkar ediyor
Et tırnaktan ayrıldı, ağaç budağa küstü
Kafalarda tilkiler oysa yanıyor sine
Eylül yabancı şimdi sonbaharın rengine
Kavuşmalar başka bir bahara kaldı yine
Yağmur buluta kırgın, dere ırmağa küstü.
İsmail Uysal
Kayıt Tarihi : 9.1.2022 13:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!