‘Pimi çekilmiş bir el bombasıyım, senin mevzilendiğin her cephede...’
Su tahtı lâtif sesler ve İncil’in hikâyesi;
Halhal pâyeliğinde, toprağı dövüyor ayak.
Kasırgayı andıran bâkir bir kaltak vâyesi,
İniyor yarı çıplak yarı alçak bir umardan...
Sadece yüzüm değil, sözüm de hesap soracak
İsabel kadar kirli ve çirkin o adamlardan...
Söz, yağız yer dizlemiş balballar misâli kemâl;
Bin yıllık tövbeleri saklayan akkor kemerdir.
Söz, tespih tespih visâl, seyr û sefer sûru cemâl;
Söz, Kün Vakti’nden beri âleme şems û kâmerdir.
Yağ ve barut kokusu, delil ateş kayığında;
Dalga dalga çöküyor, mendireğe vuran topak.
İfraza yakın volkan baygınında, ayığında;
Eski dünya düşüyor infaza, altın humardan...
Oysa ki yaşım değil, gözüm de hesap soracak
İsabel kadar kirli ve çirkin o adamlardan...
Göz, şaşkın kâşiflere tutanak yoksunu akit;
Tozpembe hayâllerde yalın kılıç bir neferdir.
Göz, akıl aktan çıkıp karaya çaldığı vakit,
Pusulasız seyyaha gün dönümü gök fenerdir.
Çok uzak kıyılardan evim evdeşim üstüne,
Yeminler büyütüyor, saçlarımdan tutan savak.
Hayıflarda tayfalar martı çığlığında güne;
Mor inciler topluyor, kıpkırmızı son kumardan...
Yalnızca ruhum değil, özüm de hesap soracak
İsabel kadar kirli ve çirkin o adamlardan!
Öz, cehennem nimeti zebani istihdamı hak;
Savurgan iklimlerde, ar sırmalı mücevherdir.
Öz karanfil, menekşe, sümbül, nergis, lâle, zambak;
Dağlar yürüdüğünde gül dudaklarda mavzerdir!
Onbeş Ocak İkibinon – Gaziantep
Hakan İlhan KurtKayıt Tarihi : 15.1.2010 21:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)