Nisan güneşi yükselirken omuzlarından
Adın dilimin ucunu işgal ederken
Bir yudum suyu sensiz içemezken
Yarınlarda düşlemek seni,
Halkım için ölmeye bedeldir.
Kırgınlığım,
Lohusa döneminde terk edilen ülkem
Bir tüy kadar hafifledi sana olan inancım
Yıkık bir ev oldun, seherin ilk esintisinde
Gecekonduların titrek ve korkulu seslerinde
Devrimci mahallelerde, sokaklarda
Oysa sevmek yaşamdı,
Yeni doğan bir bebeğin sütü gibi
Bembeyazdı yaşam.
Dumanlar yükselirken lokomotiflerden
İsimleri silinirken işkence hanelerin,
yeni açan bir çiçeğin polenleri gibi
Nefret çığlıklarıyla karşıladınız bizi
Ve kırklarında bir kadının söylemiyle dostlarım
Bir katili suçlamak, meşru bir eylemdir
Bir sigara yakıyorum
Bir kadın öldü PARTİZANCA
Sır gibi sakladığı sevdasıyla
O gündü ve bir daha gelmedi
Ateş söndü,
dumanında öldü nefes nefes içine dönüşleri.
Kapalı kapılar, keskin bıçak, kırık yalnızlık
Saçlarından tutuyorum bir kadını sevebilmek için
Kısık gözleri, dişlenmiş bedeni, öksüz suretiyle
Sonra sen kalıyorsun yanmış bir düşüncede
İzin kalıyor Hiroşima’da, Filistin’de, Türkiye’de
Aylardan Mayıs, zehrini akıtmış yaban mersini.
Ellerim var ellerim öylesine mora bulanmış ki
sana bulaşmış, dokunmuş,
değiştirmiş en derin ideolojilerini
Bir zamanlar yüreğimi işleyen
Doldurur hayalin gecelerimi
Eşkiya sevdaların ayak izlerini
Vurulmuş bir turnanın kanadındaydın
Rüzgarsız dudağımın kenarından
İmgelerle doldurdum şiirsiz yüreğini
Memleketim oldun, sır oldun sustum seni
unutmam lazım ki unutmak Acı verici
Yağmur yağarken bu şehrin bağrına
Gündüz düşleri beni bekler uğurlamak için
Ve unutmam lazım ki unutmak acı verici
Karnı delik deşik kanlar içinde bir hayat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!