Yağmur çiseliyor,
Saat sabahın beşi.
Vahşi akıntılar gibi, sanki
Susamış gönüllere,
Damla damla süzülüyor yağmur.
YALNIZ ADAMIN YOLCULUĞU
Issız bir sokaktan geçiyorum.
Gecenin bilinmezliğinde,
Meçhule doğru gidiyorum.
Zaten yabancı değildi ki bu sokaklar
Yalnız adama.
Hayat, bir uçurtma sanki,
Her rüzgarda yalpalnıyor.
Bir bardak su içen bir daha doymuyor.
Hayaller, cehennem gibi sıcak,
Anıldıkları zamansa,
Asık surat,
Somurtan adam,
Yürüyen yapraklar,
Sessiz bir çöl.
Bir bankın köşesinde,
Yalnızlık sırdaşım olmalı,
Korkutmamalı, geçtiğim yollar, hayaller,
Yalnız olmadığım anlar ve hatta ölüm,
Bir yolculuğa çıkmalıyım,
Çok uzun bir yolculuk olmalı,
Dünyanın bütün kırları peşimden gelmeli,
Hüzünlü bi akşam üstü,
Kapıyı çalan.
Ansızın sayfalarında kaybolup,
Geçici şeylerle sizi heveslendirir,
Resimler.
Gidiyorum,
Solgun yüz gidiyor.
Dün telefonun geldi.
Konuşamadım, affete beni.
Uzun bir yola çıkıyorum,
Gelme ardımdan.
Nerde kendinde olmayan,
Bir güzellikle karşılaşşa,
Boynu bükülür, dalar hayallere.
Hayallerdir yaşamak nedeni;
Bazen bir yıl, bazen bir hafta...
Kurcalar kafasını,
Mazi, bir tutam saça benzer,
Açılan kapıları sanki bir serüven.
Ve eğer bir gün girersem bu kapıdan
Yaşasın sonsuzluk, yaşasın boşluk.
Çürümüş ceset gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!