Fıtratım yalnızlığı kabul etmiyor.
İki yanı keskin, iki ayrı zaman...
Suskunluktan iç içe geçtiğim günlerde,
iki yanı körelmiş bir hançere dönüşüyorum.
Yarenim; bir sarımlık naneli tütün,
ve tutunmak için direnen bir parça yaşam.
Burada unutma süreci
ancak hafıza kaybıyla mümkün oluyor.
Fıtratım haksızlığı kabul etmiyor.
En sevdiğim kelimeleri bile gözden çıkardım,
tedavülden kaldırdım!
Harflerini söküp, bin parçaya ayırdım!
Cümlenin çıplaklığında batan meçhul bir gemiyim.
İrade çölünde kaybolmuş bir yolcu...
İçimde birikenleri hangi dilde, kime anlatayım?
Fıtratım yenilgiyi kabul etmiyor.
Eksik yanlarımla sadece size sığınabildim.
Bahçemin hükümdarı sevgili otlar;
benden önce bu topraklarda hüküm sürdüğünüz aşikar.
Bir atın toynaklarında, ya da bir kuşun gagasında,
hem havadan hem karadan mı geldiniz buralara?
Fıtratım boşluğu kabul etmiyor.
Cümlenin gövdesinden soyutlanıp,
sabrın özüne sığındım.
Noktaları feda edip, virgülleri unuttum!
Her çatlak kendi hızında seyretti.
Bir tohumun içindeki ağaç,
bir yumurtanın içindeki kuş kadar hürüm.
Zamanın ötesinde, sonrası belirsiz bu yerde;
toprağa ne hacet.
Üzerine beton da dökseler,
gökyüzünden kim mahrum edebilir bir Tuğba ağacını?
Derin Akkurt
Kayıt Tarihi : 17.9.2023 03:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir tohumun içindeki ağaç,
bir yumurtanın içindeki kuş kadar hürüm.
?feature=shared
?feature=shared
Bir tohumun içindeki ağaç,
bir yumurtanın içindeki kuş kadar hürüm.
?feature=shared
TÜM YORUMLAR (3)