Toplumsal ve Bireysel Alan
Toplumsal alanın oluşması, bireysel alan temelinde oluyor. Bireylerin tercihleri, toplumsal frekansa yansıyor; bu oluşan alan, “Toplumsal Alan” olarak düşünülür!
Bireysel alanın oluşması da her bireyin “Ben” tercihleriyle oluyor! Özel bir alan olup toplumsal alanı oluşturacağı için mevcut toplumsal alanın yerleşik kabullerinin baskısı ile etkileşim halinde; bu etkileşim çok önemli! Mevcut kabuller üzerinden birey, tamamen baskılanır ise zaten birey bu alana katkıda bulunamaz ve o alanda var olması mümkün olmaz! Baskılanan birey için toplumsal bir alandan söz etmek de anlamsız olur!
Soru: “Toplumsal alan” olarak bilinen, tarif edilen ya da sınırlanan bir alan, bireysel alanı kapsayabilir mi, kapsaması gerekir mi; kapsaması için yapılan dayatmalar meşru sayılır mı?
Cevap: Toplumsal alanın bireyi kapsaması zaten bireyin bireysel alanının, toplumsal alanda mutlak temsil edilmesini gerektirir! Matematikte “Kapsam” konusunu bilirsiniz; bir sayıyı kapsam alanına alan bir kümede, o sayı mutlaka olmalı! Yani benim olmadığım alan, beni kapsayamaz; beni kapsamayan alanda da ben zaten yokum demektir! Toplumsal alanda temsil edilmeyen bir birey, o alandan dışlanmış demektir! Toplumsal alanın, dayatılmasının kötü yansımaları ideolojik, dinsel ve ırksal çekişmelerde fazlaca gözlemlenebilir!
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum