Hayatı başlatacak ilk başlangıca giden makro düzenlilik içinde hidrojen vardı. Hidrojenle başlangıç içinde ve hayatın kendi iç düzenlemesini inşa etmesinin içinde, ne bir mülk sahipliği vardı. Ne de rızk dağıtma türü anlama vardı. Hayat ve var oluş böylesi kavramlar üzerine oturmuyordu.
Rızk ve mülk kavramının önceden beri var olup var olmadığı, neden önemle belirtiliyordu? Çünkü El, rızk söylemi ve kader söylemi üzerine mana edilmişti. Rızk veya kader her şeyden önce ve her şeyle birlikte El tarafından ortaya konmuştu.
"Her şey rızkıyla birlikte doğar", deniyordu. Ve "her şey bugün nasılsa dün de öyleydi" deniyordu. El "her şey bir çırpıda rızkıyla birlikte yaratıldı" deme tezi üzerine oturuyordu. Demek ki bu günkü rızk olarak biriken servetler dün de vardı.
İşte bu böyle mi değil mi diye başlangıca bakıldığında; rızkıyla birlikte bir çırpıda ortaya konmuş hiç bir şey karşımıza çıkmıyordu. Hayatın bu günkü haliyle bir çırpıda mülk ve rızkı ile değil beliriş vermiş olması, esamileri bile yoktu.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta