Toplumsal Halksal Eğitim 6

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplumsal Halksal Eğitim 6

Eğitim bilimlerinin mantığı, günlük yaşayışlarda ve günlük ilişkilenişlerde, yararcı mantık ilişkileri ile kullanılmalıdır. Alınan toplumsal eğitim sosyal yaşamda pratik enformel edilemediği sürece; kişi mantığı, asal olan inanç mantığı düzleminde devinir. Ve kişi kendisini rahat hisseder. Bu asal mantığa göre, farklı mantıklarınız, sizin iletişememe tedirginliğinizdir.

İnançsal mantık aslında yaşamı anlamak ve kişinin kendini bu anlamda konumlamak istemesidir. Bu istem insanın merakını sindiren bastıran, gerçeklenmenin belirmesidir. İnsanın, yaşama saygı duymak isteyişinin bir anlayışıdır. Yaşama saygı duymak, en temel anlayıştır. Ve bu yaşam saygı duyuş, ölümü de içeren sürmenin kesikli ve sürekli olan yapısına soyut bir analizdir. Yani ölüme de saygı duyuştur. Çevren belirimin gücünü duyuştur. Bu analiz, gerçeğin izlenimlerindeki tasavvurlardan aks eder.

Kişi kendi hayal gücünü, inançlar sayesinde olabildiğince geliştirir. Kişi kendi kendinin içte inançsal söyleşmesini yapar. Ve yine kişi, inanç olarak, anlayışları kendisinde başlatır, kendisinde bitirir. Bu insanca olmanın bir tinsel modifikasyonudur. Bu arada kişi yücelim duygularının hazzını ve etkileşmesini, baskı olarak yaşar. Umut etme, adaletli olma, gibi ahlaki erdemlerin sanal dönüşmesini yorumlar. Bunlar çoğu durumlar da yadsınamaz kazanımlardır. Yok oluş fikrinin, ürkütücü olmasından kurtulmak için yeni yaşamın, şu andaki tutumsal yatırımlarını sergilemenin coşkusunu ve anlam sindirmesini içsinirler. Sanı kanı olan inançlar ilkten beri insanın asal mantıklarıdır

İnancın böylesine kavranır olması, bizim her inanç anlamalarımızın doğru olduğu anlamına gelmez. İnanç mefhumunun taşınır ve geliştirilir olması, insanca bir olgunlaşmanın süreçleşmesidir. Ancak bu süreçleşmenin konuları, akıl ve bilimin, nesnelliğin, yansımalarından damıtılan bir sorumluluklardan düzenleşmesi olmalıdır.

Toplumsal ve halksal eğitim konusunu epey detaylı ele aldım. Elbette her yönü ile geliştirmedim. Ne var ki amacım toplumsal olanla, halksal olanın, mantıklarının ve işleyişlerinin, ayrı ayrı olduğunu bilmektir. Bu alanlar devinmesini kendi içlerinde en genel bir iki değinişlerini yaptım. Toplumlar halk ilişkilemesine gidebilmeyi bilirler. Önemli olan, olay ve olguları, bu mantıkla, giriştirir olmaktır.

Yine toplumsal ve halksal eğitimin nasıl ayrı ayrı olacağının zaruretini tekrardan vurgulayayım. Bir alanın istemi, kendi içinde haklı ve demokratik mülahaza olabilirken, başka alanın esasları içinde doğru olmamaktadır. Yani başka alanda kurgulanıp talep edilmesi hiç de hak ve demokratik anlayış değildir. Bunun böyle olmadığını anlamak için, şu basit bir iki örnekleri de verip konuyu bitireyim.

Söz gelişi toplumun işleyişi ve dolaysıyla eğitimi, halkın işleyişinden ve dolaysıyla eğitiminden ötürü, olayları ve olguları değerlendirmeleri de farklıdır. Halkın içinde kişinin bir özel hayatı vardır. Kişiler istediği an, bu özel mahremiyetli hayatının içine çekilir. İstediği an da özel hayatından çıkarak, sosyal hayat ile özel ilişkiye girerler. Bunlar halkın bir değer yargısıdır ve o alanın temel girişme biçimidirler.

Toplumun işleyişinde özel hayat yoktur. Yani bir birey, çalışma hayatı içinde, kurumsal faaliyetlerde bir özel hayat anlayış ve ilişkisi katiyen geliştiremez. Aksine toplumda açık ve denetlenir olmak, tüm faaliyetlerin saydam izlenir olması, gereklidir. Kişi toplumsal aktivitede, bir özel hayata yönelmesi ve kişinin toplumsal alanda mahremiyetlik yaratır olması, suçtur. Cezai müeyyide gerektirir.

Söz gelimi yine inanç özgürlüğü ve inancın ibadetsel istemleri ve inanç eğitimi halk alanda, bir özel hayatın değerleri arasındadır. Saygındır. Her saygın olanı sayarsınız ama sizin yapmanız da gerekmez. Yine özel alanda baba dediğiniz hak hukuk ve işletiş mantığınız, toplumsal alanda daha üst bir oğulun asistanı olmanızın yanında, hiç bir babalık işlerliği yoktur.

İşte halk alanın değer yargıları içinde olan, sizin bir hak ve hukukunuz olan, özel hayatlar anlayışınız, toplumsal alanın işleyişi dışındadır ve toplumun değer yargılarını oluşturmaz. Toplumun işleş ildiği yerde, özel hayatın söz gelimi, uzanır olma ve pijamalı olma rahatlamasını hak ve demokrasi diyerek sergileyemezsiniz. Bu nedenle özel yaşantıyı her durumda desteklemeyen toplumsal hayat, özel hayatın dokunulmazlığı yerine, toplumsal hayat denetlenir olandır ve dokunulur olunandır. Toplumun değer yargıları, eğitimde de dokunmalar üzerine işler ve gelişir. Toplumsal eylemin hesabı verilirdir. Söz gelimi toplumda yaptığınız, inançsaldan kaynaklanan bir kusurun hesabını, mantıklı olarak ya da özel yaşam alanını haklılığını tarif ederek, veremezsiniz.

Yine toplumsal alanın işleyişinde ve eğitiminde, demokratik hak arayışınız, bir alan düzlemi siyaseti ve politikalarıdır. Aynı zamanda da hak arayışınız toplumsal işleyişin dinamizmidir. Demokratik hakkınızı aramalarınız ve eleştirileriniz, iyi işleyen toplumlarda, yanlış işleyişlerin düzelmesini sağlayacaktır.

Oysa toplumsal işleyişin içerisinde, halksal öznellikleri ve özellikleri, bir hak ve demokratik tavır olarak kabul eden cehalet, halkın içinde toplumsal olan demokrasi ve hak arayışlarını ihsas etse, halksal yaşam tarumar olurdu. Bu yüzden halk içinde mürit şeyhini eleştiremez. Müridin böyle bir eleştirel hak ve demokrasisi yoktur. Halk toplumdan gelen üretimin paylaşmasında, güvenliğin sağlanmasında, toplumsal eğitimin ve diğer bilumum hizmetlerin yararlanılmasında, toplumun hak ve demokratik tutumlaşmasıyladır ki, ancak toplumla enformasyon ve girişmeye tutuşur.

Bu yüzden halksalın eleştirisi, kargaşa ve çatışmadır. Onun için halksal olan ve özel olan, müsamaha edilir. Yani denetleme ve denetlenme, toplumsalın işidir. Toplumsal olan hak ve demokratik tutumlar, halksal olan haklarınızla aynılaşmaz ve birbirine hiç benzemez. Her iki alanın kendi gerçeklenme hakkı sırf hak adı altında, benzeşiyorlar diyerekten, toplumsalı olanı halktan, halksal olanı da toplumsal alanlarda talep etmenin, demokratik gerekçesi ve demokratik eğitimi olamaz.

Görülmekteki, idealist mantığın ve halksal gerekliliğin kendi dinamiği olan inanç eğitimini, toplumsal eğitimin temeli yapmakta üstümüze yok. Yine aynı şekilde, toplumsal bir yasallıktan yola çıkıp, halksal olana varmaktan da çok mahiriz. Bir hukuki kararı, niye siyasi karar almadınız sanki! Diyerekten adeta cinnet geçirircesine feveran edilmektedir. İdealistçesine ve halksal inanç eğitiminin mantığı bağlam kapsamında, toplumsal olanı, halksal politika ve siyasetlere indirmekte de üstümüze yoktur.

18.11.2009

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 22.12.2009 01:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya