Yine bu türden, halksal devinme alanlı, bir inanç ve geleneğin, bir birine ters ve alabildiğine bir birini görmeyen, mantık işletilmesine bir örnek vereyim. Bir cenaze törenin, acılı, ağıtlı hatta daha ilerisi saç baş yolmalı, dövünmeli, çığlıklar, ağıtlar tutuşmalı, olmasından doğal ve mantıklı ne var değil mi? Bundan kuşku edilir mi? Elbette ki bu tür öznellikler bizim mantık işletmemizin bir anlayış ve doğruluk süzgecidir.
Oysa Ganalılar bir ölüm olayında, insanlara davet gönderirler ve cenazeye oldukça kalabalık katılımı sağlarlar. Kalabalık cenaze sahibine para hediyesi verir. Katılımcılar ziller, defler eşliğinde şarkılar söyleyip, alkışlar ve tempolar eşliğinde, oyunlar oynar, danslar eder, halay çekerler. Cenaze tabut içinde ve omuzlar üzerinde, taşıyıcıların raks hareketleri ile omuzlarda bu raksa eşlik ettirilir ve sonra neşe içinde, gülüş ve normal konuşmalarla defnedilir.*
İki dinsel ve inançsal öznel mantık ne kadar farklı değil mi? Her iki insan topluluklarının müsamaha ediş ve olayları, olguları, algılamaları, kafadan olay ve olguları biçimden biçime sokmaları, aynı olabilir mi? Yani halkın demokratik! Mantığı, toplumun işleyişsel ve eğitimsel anlayış mantığı olamaz.
Olamaz da kimi öğretim görevlisi, akademik unvanlılara göre olur! Hem de bal gibi olur! Söz gelimi sokaklarda gösteri yapan insanların mağaza yakmaları, dükkânları yakıp, kırıp dökmelerini; köyleri yakılan insanların haklı öfkesi olarak, müsamahayla tolarize etmektedirler! Böylesi bir dâhiyane halk mantığı düzeyinde, bilimsel görüşleriyle bizi şaşırtmaktalar. Hatta televizyondan televizyona bulunmaz bir Hint kumaşı oluşun cevahirliğinde dolaştırılmaktalar. Biz de pek ala bilinç edinmekteyiz! İşin garip yanı, bunların siyasete de akıl verip, bir sosyal projeye imza atar olmalarıdır! Bakınız, halkın, yürüyüş yapanların; böylesi bir eylem istemi ve haklı olma gerekçeleri olabilir. Ben bunu analiz etmiyorum
Bu mantığa göre; arabası yakılan biri, mağazası yakıldığı için ve yine mağazası, dükkânı yağmalandığı için mağdur olan insanlar da, eline pompalı tüfeği ya da silahı kapan birileri de; yürüyüş yapan halkın üzerine pek ala ateş açabilir! Yine bir haklılıkla üç beş kişiyi pek ala öldürebilirler! İşin garibi bu bir aydın mantığıdır! ve toplumsal mantık değildir. Oysa toplum, tüm bunlara rağmen otorite için vardır. Değilse kişisel düzlemdeki öznel oluşların, haklı istemlerinin dehşetini tolarize etmek için değildir.
Yine ha keza, parti kapatılmasını; “ Efendim hiçbir yararı olmuyor” diyen kimi aydınlar, böylesi bir özgür düşünüşü, cevher ane görüş olarak ortaya koymalarıdır! Bir toplumun yasaları vardır. Yasalar demokratik ya da anti demokratik olur. Yasalarınız, yürürlükte iken değiştirmediğiniz sürece, kararları bu yasaya göre almanız ve bu kararlara uymanız zorunludur. Kimse bu tür işleyişin üstünde ve bu tür görünüşlerin üzerinde, değildir. Ama aydınlarımız maşallah bu konuda da pek bir aydınlıkçı ve çok mantıklılıkla, toplumsal olanın yanındadırlar! Bunları dinleyipte, kararmamak mümkün değil.
Kimse bu yasaların çiğnenmesine, yasalara karşı olunmasına, ayrıcalıklı olamaz. Bu hukuki eşitliğe aykırıdır. Sizin siyasetinizde bu mevcut yasalara göre gelişir ve işletilir. Her kafanıza esen yerde işinize gelen yönde, siyaset ve mantık uygulayıp; “ efendim bu bir siyasi karardır” demek, aklı geriletmektir. Elbette sair zamanda, parti kapatmanın yanlış bir hukuk yasası olduğunu düşünürsünüz, karşı talebi, demokratik talebi yaparsınız. Yeni fikri oluşmalarla, baskı gruplarıyla, meclisinizin düzelten kararlar alması anti demokratik yasaları, böyle bir olay daha ortada yokken değiştirebilirsiniz. Böyle bir siyaset ve demokratik açılımlar da toplumla elbet uzlaşılır ve mutlaka bunlar görülmelidir, talepte edilmelidir.
Ama siz yasa ortada dururken, sair zamanlarda böyle bir yasanın demokrasiye aykırı oluşunu talepte bulunmaz iken, önünüzde birçok benzer kapatılma tecrübeleri, deneylerin tanıklıkları durup dururken gıkınız çıkmamışsa, burada yargıya yüklenmek, ne toplumsal anlayıştır, ne toplumsal siyaset ve hukuktur. Ne akılcıdır nede bilimsel felsefedir. Hele aydın oluş hiç değildir.
Hele hele böylesi zamanlarda; “parti kapatmak, bir çözüm olmuyor, bunu kaldıralım, ıslah olmuyorlar. Kapatılanlar, yeni bir parti ile yollarına devam ediyorlar”” demek, tam bir inanç ve gelenek mantığı düzeyinde, olay ve olguları süzgeç etmektir. Toplumsal ve bilimsel mantıktan yoksunluktur.
Bu akıl, bu mantık söylemi, ceza sucu önlemiyorsa suçluları bırakalım, tutuklama ve ceza vermeyi ortadan kaldıralım, denmesiyle hiçbir farkı yoktur. Çünkü her iki alanda, yani adi suçla siyaset üreten alan, kendi haklı mantığına göre hukuku çiğnemişlerdir. Oysa hukukun çiğnemiş olması suçtur. Değilse suçların müeyyide karşılığı aynı değildir. Hele etkileri, belki politik olanın sorumsuzluğu toplumlarda ve halka yansımsında, bir adi hırsıza göre daha dehşetengiz olabilmektedir. Ve yasal karşılığını bulmak zorundadır. Politik olan, siyasi olan; eğer toplumsal alanın nesnelliği ile deviniyorsa fikir ifadesi olur.
Sizin yukarıdaki söyleminiz, söz gelimi; ” hırsızları, katilleri tutuklamak, cezalandırmak, hırsızlık ve suçları önlemiyor. Hatta suçlular cezasını çektikten sonra da aynı suçu, yine işliyorlar, aynı suç çetelerini yine kuruyorlar” demenizle eş anlamlıdır. Buradaki yanılgı, hukukun cezai ve mağduriyeti hak sağlayışlar açısında bakışı eşitlikçidir.” 'Siyasi suç hırsızlığa benzemiyor, yasada ceza öngörülmüş ama boş ver, biz görmezden gelelim” diyebilen bir mantık, bununla yetinmez; ' ülke parti mezarlığına döndü' gibisine, çok demokratik analizleri de peşi sıra ortaya koyarak, bizleri hayli şaşırtırlar!
Artık parti çalışmalarının yasaya uygun olup olmaması, önemli değildir. Parti kapatılırsa ülke, parti mezarlığına döner mi, dönmez mi? Biz bu soyutluğa göre skala edip, olaya bakıp, karar vermemiz gerekecektir! Çünkü yasanız, bir karar ülkeyi bilmem ne mezarlığına çeviriyorsa görmezden gelip boş verin diyor değil mi? Böyle bir akıl, böyle bir aydın, böylesi bir toplumsal sorumluluk ve mizahi mantık olur mu? O zaman da biz madem mahkûmiyet ve yargılamalarla suçu önleyemiyoruz; öyleyse boşu boşuna mahkûmlar ve suçlular mezarlığı oluşturmuş oluyoruz mu, diyelim! Bunlar boş, temelsiz, polemik ve haksız oluşun bir şekilde kendisini savunan, ortaya haklı gibi çıkma telaşıdır.
sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 20.12.2009 12:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/20/toplumsal-halksal-egitim-4.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!