Temel, kategorik zihin bağlantı kalıpları ve mantık giriştirme yetileri, daha çocukluk yaşlarında kazanılır. Ve bu çocukluk dönemlerindeki öğrenmeler, somut anlamaların girişmesinden daha çok, duygusal, dinsel verilerle öğrenmeye daha açık yetiştiriliştir. Çocukların, bu dönemdeki algıları korku tedirginliklerinden etkilenmeye açık bir körleşmedir. Çocukluk dönemdeki öğrenmelerinden oluşan kemikleşen eğilimleri, tutum ve ön yargıları, çocukların ömür boyu süreceği ve etkisinden öyle kolay kolay kurtulamayacağı, bir formelleşmedir. Bu formelleşmeye format da atsanız, kemikleşen yanı alttan alta, hep kişinin mantık akışını kontrol edebilmektedir.
Dinsel eğitimle, Dünya'nın altı günde yaratıldığını öğrettiğiniz iyi bir inanır mümin kişi, doğal bilimin, gelişmeci olan, milyarlarca yıllık yaratılış evrimini kavrayamaz. Ha keza, on bir çeşit insan yaratılışını öğrenen bir mümin inanır kişi, şaşkındır. Ya da şüpheyi içinde sindirmiştir. İnanç eğitimli mümin kişi önce topraktan yaratıldığını öğrenir. Sonrada bununla çelişen bir başka yaratılış öğretisi olan suda yaratılmayı öğrenir. Hele bir de, hem sudan hem topraktan yaratılmanın ikisiyle de tamamen çelişen şekli olan, kan pıhtısında yaratılma varyantını öğrendiğin de, neler olur? Kocaman bir hiçtir. Aslında tam bir iyi mümin burada şekillenip yumuşatılır. Müminin hiç şüphe ve kuşku etmemesi, böylesine bir inançlaşmanın susmasıyla olasıdır!
Kişi hiç şüpheci mantığa bulaşmadan, bunları kabul edecektir. Daha açığı kişi açıkça düşünüp de akıl etmeyecektir. İnancı ona, düşün, akıl et dese de bu böyle! Daha beyin burada iken böyle bir travmayı yaşamıştır. Beyin istop etmiştir. Akıl etmeme, erdem olmuştur. Bir kez, bu mantık kabullenildi mi, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Kişiler, bunu böyle kabullenip, bu kalıplarla algılaşıp, olay, olgu ve düşünmelerini, böylesine susarak mantıki davranacaktır!
Toplumsal eğitimin amacı, yükümlüleşen bir üretime dönük eğitim öğretimdir. Yurttaşlaştırmadır. İnsanı, ruhsal geliştirme iken, halksal eğitimin amacı inançlaştırmadır. İnsanı iyi bir mümin kılmaktır.
Bu kişinin, biyolojik yaratılış öğrenmelerine açık olması mümkün mü? Olsa bile ne kadarı olur? Üstelik biyoloji anlatımlı öğrenme genelde zordur. Bir kere sizde oluşturulan inançsal anlamaların mantık kalıplarına aykırı bir öğrenmedir. Sizde dinsel mantık kalıplarınız oluştuğundan, bunu almak hayli güçlüklerle olacaktır.
Neden bir şiiri ezberlemeyi veya bir cümleyi tekrarlamayı beceremeyenler, bir çarpım tablosunu ezberletemediğiniz insanlar, iş inanç meselelerine gelince bilgi aktarma ve öğrenme yönünde aslan kesilirler? Bunun nedenini hiç merak ettiniz mi? Dikkatli ve zorlayıcı çalışma emek sarfı ve anlamak için beyin zorlanması demektir. Yeni mantığın sinaps bağları oluşturulmasını zihinde ilişkileme zahmeti, inanarak öğrenme mantığına göre, uzaklaşılacak bir mantıktır. Zaten mümin oluşunuz, bunlara karşı oluşunuzun, direnci ile yeterince sizin sırtınızı sıvazlayacaktır.
Kişi daha kolay enerji sarfı olan bir öğrenmenin kolaylığına kaçacak. Bu öğrenmenin mantığını seve seve benimseyecektir. Mümin vasıflı eğitilmiş bu kişi, hâkim ya da savcı olduğunda, hangi mantık kurallarına göre etkin olacaktır. Ya da böylesi kararlar da dinsel kalıpların işlevsel ve baskıcı olmadığını söylemeniz olası mı? Yasalara göre karar verse de yasaları dinsel mantığa göre yorumlayıp dönüştürmeyecek mi? Eğer dinsel mantığa göre değerlemeler yapmayacaktı ise, diğer dinsel mantığı öğrenmesinin vasfı ne? İyi bir mümin olmasının anlamı ve özelliği nedir?
Bir karar verişte inançsal mantıkta etkilenmenin ne zararı vardır? Böyle bir soruyu sormak yukarıdan beri anlatılanı anlamamaktır. İnanç öğrenme mantığı ve inançsal yorumlayış mantığı toplumun aklı ve mantığı, toplumun yorumlayış dili değildir. Siz nasıl kuantım mantığı ile inançlara bakamazsanız, inanç mantığı da toplum mantığına yani kuantım mantığına bakamazsınız.
Siz bilgi sayarın fizik mantığı ile yine bilgisayarım yazılım mantığını, sorgulayabilir misiniz? Siz sosyal yaşamdaki özel hayat mantığınızla toplumsal hayattaki sorumluluk anlayışınızı yargılayabilir misiniz? Siz rızklar eşitsiz dağıtılmıştır, bu nedenle efendilerinize bir itaatle boyun eğiniz, inançsal mantığının bakış tarzını, toplumun işçi işveren arası demokratik mücadelesi ile yargılayabilir misiniz?
Zaten böyle bir yargılama olduğunda, ya toplumlar inançlaşıp toplum olmaktan çıkarlar. Ya da inançlar toplumsallaşarak, inanç olmaktan çıkarlar. İnanca ve topluma saygı duyan bir bilinç bu alanların mantık işleyişlerinin ayrı oluşuna ve alan devinimlerine dikkat etmelilerdir. Bu ilkemiz olmalıdır.
Vesselam, dinsel mesleki eğitimin, toplumda cari olmasının, hiç bir akılcı, nesnel ve mantıklı bir nedeni yoktur. Böyle bir uygulama inanç mantığının kendisine özgü gelişmeci kalıplarına da aykırıdır. Zaten inancı topluma soktuğunuz an bilimsel mantık olan toplumla inanç çatışacaktır. İkinci bir kez inançla bilim çatışmaz demeniz mağlup olup bilimle (toplumla) inanç mantığı çatışacaktır. Yani inançlar bilime karşı olacaklardır.
Oysa inançların bilimsel olma mantığı yoktur. Bunu görememek inançlara en büyük zararı vermektedir. Böylesi bir anlayışın iler tutar ve ele alınır yanı da yoktur. Bu bir demokratik haktır deyip, yalap şalap söyleyişler de sap ile samanı karıştırırlık olmaktan öte gitmeyecektir. Konuyu fazla detaylandırmanın gereğine inanmıyorum. Anlayan için yeterlidir.
İnanç eğitimi, normal tüm insanlığı kendi, rahlesinde geçirdiği için zorunlu bir mantık edinme ve bir mantık işletme, deviniş alan kategorisidir. Bu nedenledir ki, tüm insanların bu alan üzerinde uzlaşmaz ama benzer frekans rezonansına gelmesi kadar ve bu alana yatkın öğrenmeli oluşları kadar böylesi mantık üzerinde tınılaşmaları gibi sosyalce olan doğal bir şey yoktur. Bu doğallık onun doğru oluşunun bir referansı dağîdir. Sadece belli bir mantık işletiliş kalıbının genel geçer yaygın oluşudur.
Yine insanların yaygın olan bu tür kanal iletişmelerin giriştirmesiyle, ortak duygular oluşturmaları kaçınılmazdır. Ve bu tür mantıklarla olayları değerlendirmelerinde, uzlaşılan mantıki anlaşmaları pek olanaklıdır. İnsanlığın ortak düşünme noktası, dünyayı yorumlaması ve en rahat iletişme enformasyon kanalı, inançsal mantık devinmelidir. Büyük çoğunluğun hayatı boyu idare ettiği tek kanallı mantık olması bundandır. İşte halk eğitiminin geliştirdiği mantık budur. Kişilerin üzerine yükselecekleri olgunlaşıp, daha sosyal ve evrensel ruha gelişebilecekleri bir başka kolaycı ama çok güç alan da budur.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 19.12.2009 15:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/19/toplumsal-halksal-egitim-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!