Toplumsal Halksal Eğitim 2

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplumsal Halksal Eğitim 2

Bu nedenle, sanki bilmezlikle, toplumun tüm enerji sarfını ve zaman israfını, bu tür alan dışı, çağ dışı bir sahiplenişlerle, imam hatip okulları, bir meslek okuludur denerek, toplumsal meşruiyetlikler yaratılıp tartışılmaktadır! Bu bir tekçi mantığın bilgi düzey ve düzlemi sorunudur. Bu yüzden anlamsız yanlış kavgalara neden olmaktadır.” Ne var canım, halk dinini öğrenmesin mi! Ne var canım, dinsel eğitimli olanlar da bu vatanın evladı değiller mi, mimar mühendis de oluversinler! Savcı olsun! Doktor olsun” vs. vs. denmesi akıl perdelemektir. Ya da akılları perdelemeye matuftur. Bu tür söylemler hiç bir toplumsal haklılık sağlayamaz.

Mantığın işleyişini bilen herkes, buna güler. Azcık aklı olukta aklı işleyen herkes, bu söylemlere ve söylemlerin zavallılığına veya kitleler için, bunlar nasılsa anlamazlar diyen anlayışlarına, burun kıvırıp geçerler. Bilinir ki toplumsal eğitim de ki toplumsal kültür de ki amaç, sizin mantık koyuşunuzu şekilleşmektir. Sizin mantık işletişinizin ve olayları, olguları, yorumlayışınızın biçimlenişidir. Olayları analiz etmeniz için, size kalıpçı devindirme alanıdırlar. İnançlar bu yolu çok sistematik olarak kullanır.

Hani çok kere, dinsel eğitime,” demokratik hak” denir ya, işte bu söyleyiş hiç toplumsal demokratik hareket değildir. Çünkü halk ve toplum istemli olan demokratik hareketler, halk ve toplumsal alanda biri biri ile uyuşmazlar. Ve her biri, birinin diğer alanında devinemezler. Söz gelimi halkın istemini halk içinde bir demokrasi hareketi sayarsak. Böylesi bir inançsal eğitimde halk içinde demokratik anlayış olacaktır. Halk eğitimi koşulsuz bir inanmanın ve otorite koymanın ve itaat etmenin eğitimidir.

Oysa toplumsal eğitim, bilimseldir. Deneyimci mantık edinmenin ön koşuludur. Sorgulayan mantık edinmenin, ilkesel demokratik hakkıdır. Bu bağlamda siz, her hangi bir toplumsal alandaki çalışmayı, eleştirirsiniz. Hatta kimi yasaların kalkmasını istersiniz. Yasaları eleştirirsiniz. Kalkanın yerine, yeni yasaların konmasını talep edersiniz. Bu bir toplumsal demokrasidir.

Hâlbuki bir inanç eğitimi, bir gelenek eğitimi olan halk eğitiminde siz, bir inancın amel ve ibadetlerine karşı fikir ileri süremezsiniz. Şu ibadet biraz fazla olmuş; şu inanç çok yanlış olmuş; şunu değiştirelim; şunun faydası yok; şunu da şöyle değerlendirirsek, imanın faydası ve edimselliği artar gibi bir fikirsel katılımda bulunma hakkını dahi ortaya koyamazsınız. Bu o işin, halksal olmasının doğası gereğidir.

Yani halk ve toplum alanlarının demokrasisi, birbirinin alanında devinemez. Bu yüzden bir alana göre demokratik hak gibi gelen işleyiş, diğer alanın bırakın demokratik talebi olmasını, o alanın çatışmanın yozlaşmasının, gerileşmenin, sefaletinin nedeni olmaktadır. Yani inançsal eğitimin referansları olan mantıklar, toplumsal üretim ilişkisinin ve toplumsal düzenleşmenin aranan bir mantığı olamaz. Ve bu inançsal mantıklar toplumsal alanda demokrasinin bir işleyişi değildir. Ve toplumda inanç eğitimi için bu bir demokratik bir taleptir, diye söylenemez.

Ha keza toplumlarda, eleştirellikle, her türden şartların ve taleplerin karşılıklı pazarlığına tutuşarak uzlaşmaya varması ilkedir. Böylesi bir düstursal demokratik uzlaşı hakkımız bile halksal alanın kendi eğitimi içinde talep edilemez. Buna siz istediğiniz kadar demokratik bir taleptir deyiniz. Toplumsal alanın eleştirel hak ve talebi, halk eğitiminin demokratik hak ve talebi olamaz. Çünkü bu türden toplumsal bir demokratik eleştirel talep, dinsel eğitimin özüne dinamit koymakla eşdeğerdir.

Görülüyor ki bir alanın devinme uhdesinde olan demokratik talep, diğer alanın yok olmasının nedeni olabilmektedir. Böylesi bir olgulaşmayı demokratik hak diyerekten, kimi halksal olanı toplumda, kimi toplumsal olanı da halkta talep etmek, sözüm ona, ancak kimi cahil aydınların şiarıdır.

İnançlaşma, kişinin en temel sosyal ve halksal benimseyişleridir. Ve kişilerin kendi aidiyet ilişkilerini, mantık edinmesidir. İnançsal eğitim de genelde; gelenekleşme, görerek ve taklit ederek öğrenmedir. İnançsal öğrenme mantığı, insanların ilkten beri, ilk basamaksal edindikleri, ilk mantık kalıbı edinme biçimleridirler. Bütün öğretilecek giriştirmeler bu mantık kapısının algı kriter süzgecinden geçirilir.

Her algı, cevahir de olsa, bu mantıkla doğrulanır ya da yanlışlaşır! Bir insan, ister inanır insan olsun, isterse inkâr eder insan olsunlar, hayatlarının ilk döneminde mutlaka ve herkes, bu kalıplardan zorunlu olaraktan geçirilirler. Bu yüzden de bu mantık kalıbı çok yaygındır.

Yukarıda belirttik, dinsel eğitimin amacı, inanır ve mümin yetiştirmektir. Dini eğitimle yetişen kişiler birey olamayıp, iyi bir inanır mümin olacaktırlar. Yine bu dinsel eğitimli kişiler, böylesi birey mantığıyla, toplumu kavrayamayacaklardır. Dinsel eğitim, dinsel mantıkla ve o dinin akidelerini dönüştüren, bir düşünüş olacaktır. Üstelik bu tür dinsel mantıkla, hayatınızın her alanını verimsizlikle denetleyeceksiniz! Tüm hayata bakışınızı bu kriterlere göre anlayacaksınız! Bu çok yanlış bir tutumlaşıştır. Bu tür eğilimler, bir ülkenin her alanda geriletilmesinin, durağanlaştırılmasının nedenidir.

“Efendim bu çocuklar, dini eğitimin yanında, doğal eğitimlerini de alıyorlar! Emsallerinden bir farkı yok! “ Denmesi de pek çok kez affedilmez paradoks ve manasızlıktır. Böylece ufak yaşta çocuğu elinizden alırlar. Bir kere kişi öğrenmeleri, çocuk yaşta hızlıdır. Hem de dört dili aynı anda öğrenecek kadar kıvraktır. Yine öğrenmenin temel mantık kazanımı bu dönemde büyük oranda biçimlenir. Yine bu dönemdeki öğrenme kalıpları çağrışımsal eğitimin cazibesi olmaktadır. İler ki yaşlarda öğrenilenler unutuldukça, bu çocukluk dönemin belletilenlerine yönelme daha baskın ortaya çıkmaktadır.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 19.12.2009 10:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya