İşte devleşme, ittifakların birleşme ile büyümesidir. Yani devleşen bir yapısıdır bu. Onca insanların kurban edilen sunulmasındaki, geride kalmış, sosyal bilincidir. Bir etkilenme ve etkileşimli anıların anlatımlarıdır bunlar. Bu anlatımların ilişki tabanları ortada kalmadığı için olay bağlantıları anlatan ve dinleyenlerce yapılamamaktadır. Dinletileni, anlaşılır kılabilmek için mantık kategorisi oluşturabilmek için; büyüyen, devleşen, olay girişimleri ile aklını karıştıran, kendi toplumsal ittifaklarının aktarılışını, dev imge anlatım biçimine dönüştürmüş olmalıdırlar. Yine bu tür ittifaklar, kurbanlarını zaman zaman öyle alelade kişilerden seçmezlerdi. Yöneticilerden seçerlerdi.
Zaten yönetici kurbanı, kutsal bir gelenekti. Toplumsal ittifaka kurban olarak sunulan o totem aidin yöneticilerine yapılan ağıtlar da, o etnik grubun yası idi. Hatta o kurbanın etini kendinden olanı yememe de bir usuldü. Şölenlerde sunulan, kendi totem ata soy kutsalından olan, birinin kurban etini yememek tiksinmesidir bu. İlk yaratılış anlatılarından biri olan: “ tanrı İgigi’lerden biri kurban edilir. Kurbanın canı ve kanı ile toprak hamur edilir ve bu çamurla insan yaratılır” “Bunun üzerine diğer İgigi’ler yas ve ağıt ederler. Yere tükürürler.” Bu kendinden olan kurbanın etini yememeye giden eylemselliğin oluşması ve sembolizmidir. Kendi kurbanından tiksinme ve iğrenmedir. Eşleyişle kusma eylemidir. İnsanlığın gelecekte yamyamlıktan evirilişin, bir ilk adımı olaraktan da görülmelidir.
Böylesi bir yapıyı altüst eden bir anlayış, ancak yeni ittifakın, birden bire, keskin karar almasıyladır. Şölenler, ittifak içi, devrim nitelikli, keskin kararlı, uygulamaya konan yaşamsalların sözleşmesi isi. Halk bunların sembolizmini belleklerde kutsal gün olarak yaşatır anlatır oldu. Yeni ittifak ve ittifakın katılımcı toplumları, kendi içlerinde sıkıntı yaşıyorlardı. Söz gelimi ittifaka katılan domuz totemli olan katılımcılar, yenileştirici ilke rolü oynamış olabilirler. Yani sorunu çözen bir cevap ve akıl koyuşu ortaya atmış olabilirler. Bu çözümsel olan ve saygı ile benimsenen edim, diğer halklar üzerinde domuzların, kendileri gibi birden prens insana dönüşüp, tıpkı ittifak insanı gibi olması ile simgeleşmiş olabilir. Bu domuz prensin (domuz topluluğun) dev ve ejderhayı öldürmesi demek; devleşen ittifaklara insan kurban etme geleneğinin, artık ortadan kaldırması gerekiyordu, demektir.
Bu hal, kurban olacak prensesin(ahalinin) kurtarılması ile oluşan minnetin insan bilincine sembolik olarak serüven aktarımıdır. Yani domuz prensin birden insan olup (kendi gibi olup, kendisi gibi insan sayılıp) , yeni düzen ilkesi ortaya koymasının, yansıtılışıdır. Yani eski adetlerin alışmaların yerine birden bire yeni totem kararı alınmasıdır. Bu kararlar, eski olanları aniden değiştirip düzenleyen şaşma yapan yapılaşmalarıdır. Bunlar bir eski geleneklerden, töreden ve bir yasadan, bir kutsal olan uygulamalardan, kopamayışın yarattığı travmanın tedavisidir de. Travmalar bu tür anlatımlarla ve semboller üzerinde geçiştirilerek, toplumun dışına atılır. Yeni olan halka (etnik yapılara) , ancak böyle benimsetilebilirdir. Bu da sembolizmin önemi ve sosyal toplumsal olaylar üzerindeki kontrol etkisidir.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta