Toplum Ve Halk 21 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplum Ve Halk 21

Bu şu bakımdan bir belirtmedir. Anne baba kavramı toplumda bir şey üretmez. Örneğin profesör bir evladın yanında, asistan bir baba; davranışını baba oğul ilişkisine göre değil de formasyon gerekmesine göre düzenlemek zorundadır. Kurmay subay bir evladın yanında çavuş bir baba, ast üst ilişkisine göre davranmak zorundadır. Şıhı üst olan müridine konusunu toplumsal yapıda danışmak zorundadır. Görülüyor ki halkın çok önemli ve hayati özellikteki bir yaşamsallıklı telakkisi, toplum için bir şey ifade etmiyor olacaktır.

Alanların işleyiş kuralları farklıdır. İnançlarda bu kabilden toplumda yürürde olamayacak bir halk tutumudur. Bunun çok temel bir mantığı ve nesnelliği vardır. Kendisi yaşam ve üretim alanını oluşturamayan Hiçbir biçimleniş onu denetleyemez. Örneğin; toplumdaki elektronik ve iletişmeyi, hastaları yaşatmanın bulucusu ve bunları yaşam alanına sokucusu din ya da inançlar değildir. Dini ve inançsal öğrenme, toplumsal eğitimin konusu değildir. Bu alandaki üretilen hizmetler toplumsal değişmenin konusu değildir. Bunlar toplumsal alan meslekleri de değildir. Ancak bin yıllardır sosyal halk alanın belirmesindeki bir araç çekimlenişlerdir.

Bu yüzden söz gelimi toplumsal alanı denetleyip düzenlemesi, kontrol etmesi, inançsal bakımdan olanaksızdır. Hiç kimse üreticisi olmadığı bir durumu denetleme yetkisine sahip değildir. İnançların da bunları denetleyebileceğini söylemesi mümkün değildir. Bir roket, sizin inançlarınız istediği için değil de, fiziki ve nesnel koşullarının, kendi tabii hali içinde hazır edilmesi ile ancak mümkün olacaktır. Yani roketin uçuşunu roketin kendi yasallığı belirleyip, insanları ona göre dizayna edip, ilişkileyecektir. Söz gelimi cephanelik bir alan, kutsalın adını anmadığınızdan değil de, ateşle yaklaştığınızdan ötürü patlayacaktır. Siz normları buna göre oluşturacaksınız. Değilse inançların keyfi buyruğu ile bu olamayacaktır.

İşte bu nedenle de halk kendi kült tutumlarını topluma bizler istesek dahi götüremezler, götürse de; akim kalmak zorundadırlar. Tamamen her şey, nesnel yasallıkla işleyecektir.

İşte Sekülarizm, laikliğin tutumlaşmasını benimsemiş görünür. İnançları birey alanında tutmak ister. Bu zaten var olan, nötr bir şeydir. İkinci adımda madem ben böyle inanıyorum öyleyse benim inandığım gibi yargılanmak, hakkım olmalı der! Yani tekrar dolanaraktan toplumun hukukuna ve çok hukukluluğa dönerler. Bu toplumun hukukuna karşı oluştur.

Hâlbuki buradan soyuttan soyuta gidiş var bu görmezden gelinir. Hukuk toplumsal temelli bir yaşayıştır. Örneğin üretimin haksız paylaşımından kaynaklanan durumlar söz konusudur. Bu ancak toplumsal mücadelelerle olur. İkinci olaraktan, hukuki suçların tümü toplumsal suçlardan kaynaklanmaz, kişisel hastalıklardan da gelişir, nevrotik şizofrenim bozukluklar gibi. Yine bunların çözümü toplumun sağaltım gücü iledir. İnançlarla olacak bir şey değildir.

İnançların hukuksal düzenlemeler içermesi; geçmişteki, eski toplumların içindeki toplum ve halk yaşamının yapılaşmasındandır. Bu yapılaşmalar yakın zamanlara değin, halk ve toplum alanın yapılarının, birbirinden ayırt edilmediği süreler içinde, oluşmuştur. Toplumsal nesnel yaşantılar inanç biçiminde halka benimsetilmiştir. Ve bu benimsetmeler, tabusal totem aidiyet ilişkisi içinde, halkta gelenekleştirilmiş olmasından kaynaklanan, eski toplum ilişkileniş biçimi; anı izleridir.

İnançlaşma halkın bir deviniş biçimi olurken toplusal, değildir. Artık inançların totem ata somut aidiyet ilişkisi gerilemiştir. Evrensel olanın bilinç zihin yorularak kurulan, zorunlu ilişkilenmelerin sorumlulukla belirlenmecideki anlam girişmeleri inanmaları yerini almıştır.

Günümüzde toplum aidiyet ilişkisi vatandaşlık ilişkiselliğidir. Toplumsal sözleşmelerimiz; toplumun ve halkın aidiyet ilişkisi yerine geçen, nesnel, dilenir, istenir, yeniden düzenlenir bir formasyondur.

Toplumun ürün paylaşımı, aşırı adaletsiz oluşundan ötürü, sınıfsal bir karakter kazanır. Birey bu sınıfsal durumu, kazanç olarak ve kazancın tüketilişi olarak halka getirir ve halka yansıtır.
Halkın sınıfsallığı, halkın kendi özünden kaynaklanmaz. Toplumdan yansıyan bir durumdur.

Sınıflar aynı zamanda da bir tüketiş biçimini belirler. Örneğin halk aileleri içeren bir yapıdır. Anamalcı sınıfın aileleri de halktan olduğu halde, halktan çok farklı bir yaşantı, tüketim ve kültür oluşumu içindedir. Sanki toplumdan üretim yapmış bir kapitalist gibi har vurup harman savuran bir yaşam görünümü vardır.

Kısacası halk bir yansımadır. Yukarıda belirtildiği gibi yansıma aslı vermez. Ve asıl üzerinde etkili değildir. Asıl olanı denetler değildir. Ve asıla egemen olamaz. Kendisinin yansımasının toplumdaki üretimden kaynaklı olduğunu bilir. Kendisinin üretim üzerinde endirekt etkisi olduğunu bilir, Ya da bilmelidir. Bu somut verilerle bilinç oluşturan halk, aldanıcı bir beklenti içinde olamaz. Bireylerinin destek ve koordinesinde sanal etkide yaptırım gücü var edebilirler.

Toplum ve halkın, zamanlarının görece farklı olmalarından ötürü, bir birine göre izafi ilişkin bağıntılı ve göreceli oluşları da farklıdır. Halk ve toplumun bilimsel ve eytişimsel oluşları da farklılıklar içerecektir.

Toplum kendi zaman ve zemin düzleminin üretim ilişkileri ile üretirken, içinde olduğu zaman zemine göre bağıntılı eytişimsel ve ilişkin bir yaşam var eder. Halkta bu zaman ve zeminin ürünlerini tüketirken kullanım açısından, göreceli olarak; bu zaman ve zemindedirler.

Ama halk güncelin kullanım yararını tüketirken, anlayış olarak geri zemine doğru kaymıştır. Örneğin; halk telefonla iletişirken, görece zaman zemin ilişkinliğindedir. Ama aynı halk; cinlerden, iyi saatte olsuzlardan haber almak için, büyü ve medyum seanslarına katılırken tamamen zamanı geri düzleme kaydırmıştır. Bu da sekülerimin dolanaraktan topluma bela etmek istediği bir çıkar dayatmasıdır.

Halkın yaşantılaşmasındaki önemli oranda pek çok yaşamsal anlayış, topluma yansıtılamaz. İşte bu yansıtılamazlardan bir kısmının filtreside laikliktir. Halkın topluma yansımasının kuralı açıktır. Nesnel, objektif, bilimsel ve akılcı, üretime hizmet eden, gelişme ve değişmeye açık oluştur. Halksal olan; somut, nesnel, üretimsel, üretime açık ilişkisel temeli olamadıkça yansıyamazdır. İnançlar bu özelliklerin hiç birini taşımaz oluşu topluma yansıyamaz oluşudur.

Açıkçası toplumsal olan; özelden genele gidendir. Yasallıklı, somut, ilişkin temelli toplumsal güce katılandır. Zaman ve zeminde, göreceli değişken ve her an değişmeye hazırdır. Bilimsel, karşılıklı gerektirmeli diyalektik anlama ve tutum koyuşlardır.

Şu da kesin görülmeli ki toplum başlangıcın alet kullanarak üretim yapmanın ortaya koyduğu bir yol alışken bu gün artık yetkin bir sistem devinimdir. Bir birim farklı birimlerin üretimine organik işbirliği ve formasyonuna muhtaçtır. Bir birimin çıktısı, diğer birimin girdisidir kazancıdır. Sistemin kazancı daima k =1-x tir yani daima maksimum olan birden azdır. X burada toplumun (sistemin) iç sürtünmesindeki kayıplardır.

Sistemin (toplumun) dışa ihracı, diğer toplumların ve toplumun kendi halkının yaşamsal olarak konumlanmasıdır ki bu sistemin dışa açık olan bir diğer yanıdır. Halk, ancak toplum gibi sistemlerin çevresinde varlaşır. Sosyolojik yapının, sanat koyan yapılaşması, sosyal yapıyı alet kullananla; geri hizmet görenler olarak belirlerken, araçlı üretim yapan yanını dış iç dolaşımlı sistemleştirmiştir. Bu sisteme bağlı olarak, halkta; kendi içinde çok farklı iç dolaşımları olan sistemsilerdir,

İsteyerek bir biri ile enformasyona girmezlerse de, bir cemaatinin çıktısı başka cemaatin girdisi pek pek olamaz ise de, üyeleri aracılığı ile yavaş bir enformasyon dolaşım biçimlenmecide söz konusu olabilmektedir. Her tür üretimden çok, dinsel, inançsal yaşantılaşmanın rehabilite enformasyon ve üretimidir. En büyük girdisi, toplumdan gelen bireylerin getirdiği bilimsel bilgi ve teknoloji kullanımlarının ilişkilemesi ile ve bunların yansıtılışında hayli temel girdi sağlarlar.

22.04.2008


a href='http://www.ozgurlukicin.com' mce_href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png' mce_src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 31.7.2009 10:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    bir emeğin ürününü, ve yazan kalemi tebrik ediyorum.nice değerli çalışmalara.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya