Toplum Ve Halk 17 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplum Ve Halk 17

Burası geleceğin izin verdiği bir memba olan, ilkel bir yaşam tarzı olarak, sürüp gidecektir. Buradaki acı son, halkın kaderi ile baş başa bırakılmasıdır. Hem de özgürlükle, hem de tam bir demokratik hak kavramı içinde... Toplumsuz demokrasi ve özgürlüğün olamayacağı açıktır eğer demokratik ve özgür olunacaksa, yapı toplumlaşmak zorundadır. Halkın içinde toplumu ve güçlerini çekerseniz hemen hemen halkın işi bitiktir. Halkı toplumdan çekerseniz, toplum devam eder.

Halk; bir zamanların zaman geriliğini, toplumunda bir hak ve demokrasi talebi gibi isteyip, özgürlük talebi olarak dillenip, mutlulukla dem sürdüğü halk alanlarını oluşturup yaratırken, kendisini cahil kılışın ilmiğini boynuna geçirdiğini ne bilsindi?

Toplumun teknoloji üreten, toplumsal beyinli soyut emeği ile laboratuar üretim alanına döndürdüğü yaşamının dışında kalan halk; mevcuttaki toplumsal yaşamının da, zamansal geriliğinden ötürü, kendi toplumunun işleyişini de tam bilir olamayacağı için, can haviliyle sarılacağı toplum yaşamına da, tam egemen olamayacaktır. Çünkü halkın toplum bilinci sınırlıdır. Hem toplumu gözlemi ile sınırlı, hem bilgisi ile sınırlıdır. Halk toplum yaşamında olamayacağı için, Böyle halkın toplum yaşamı da, daha çok yavaş akacaktır. Ve süreçleri geleneksel yapıya kayan, bir egemenlik sellikle sürüyor olabilecektir.

İleri yapıyı tanıyan nesil muzdarip olacaksa da, yeni doğan nesil; içine doğduğu yapıyı olağan tutumla benimseyip saltık bir var oluş saymaktan geri kalmayacaktır. Yapıyı ezelden ebede süren yapı sanacaktırlar.

Geleceğin laboratuar yaşamı, birkaç şirket laboratuarının ittifak gücünü taşıyacağı gibi, tek bir laboratuarın üniterleşen devasa bir çeşit organelleşen yapıları ile sürecek de olabilir.
***
Toplum ve halkın kamu alanı, tam bir türbülanslar alanıdır. Nelerin kristalize edilebileceği toplumun inisiyatifindedir. Toplumsal inisiyatiflerse ister istemez, toplumsal bilinçle düşünen sorumlu, yükümlü, yönetir olanların, bilim üretenlerin, ortaklaşa kararıdır. Ve yönetimi seçer olan halkın, vaatleri seçer olmaları yönetimin kısmi davranmasını da etkiler olabilmektedir. Halk talep kardır, aynı zamanda talep edilendir. Halkın talebi öznel ve sübjektifliğinden ötürü keyfiliklerde içerir. Bu subjektiflikleri ister oluşları, halkın yapılaşmasının bir yığın öznel gerekçeli oluşlarından tutumla davranırlar. Yani halk, geçmiş zamanın ve şimdiki zamanın, iç içe geçirildiği bir çelişme alanıdır. Zamanı ha keza tutturur olması da, tuttur olamaması da, buradaki ikilemden kaynaklanır.

Halkın zamanı deyimi ile şunlar anlatılmaktadır; halkın düşünsel anlayışları, ayinle ilgili ve tabuları, inanç ve gelenekleri, ahlaki norm anlayışları, kendinden önceki üretilmiş bir ilişki düzenini anlatıyor oluşu vs.dir. Halk, bugünkü düzenle hemen hemen tamamen çelişir ve yanlış düşer durumda olabilmektedir. Bu tür argüman rahatsızlıklarından ötürü, kendisinin tutumladığı benimsemelerin, bilimle ters düşmediğini iddia etmek ve savunmak zorunda kalmaktadır.

Bu tür anlamalar insanın iç düşünme biçimindeki şekilleniştir. Bu şekillenişte duyguları, ruh yapıları ve tinsel gelişme anlayışları da etkilenir. Halkın bu geri zamanlı oluşu, toplumun güncel bilincini ketler. Çünkü eski ilişki biçimini idealize ediş, sizin; bugününüzü anlamanızı hali ile önleyecektir. Bu günkü zaman, onlara göre; azgınca bir sapık zamandır! İşte bu tür iç oluşumlar sosyal akışı kıvamlaşıp, akışkanlığı koyulaştırılan akışkanın, akışının yavaşlaması gibi; halk, kendi hızını topluma göre yavaşlatmakta. Böylelikle de hız farkından, fren olgusu oluşmaktadır.

Halkın övgüler ide, bir karizmayı olumlamaları da, ölçüsüz olabilmektedir. Aynı şekilde yine bir karizmayı olumsuzlamaları da, aynı biçimde ölçüsüz olabilmektedir. Bu yönü ile de halkın kararının en doğru karar olamayacağı açıktır. Yani çoğunluğun sevmesi de nefreti de ölümüne olabilmektedir. Olumlama Ya da olumsuzlama kriterleri, kendi iç zaman inançları düzlemi ve anlayışları ile büyüleyici özellik kişilikleri kıyaslamaktır. Yani ölçüleri de yetersizlikler içermektedir. Yani veliyi deli yaptıkları gibi, deliyi de veli yapabilmektedirler çoklukla yönlendirilirler.

Toplum, kendi iç ilişkileri ile toplumun dış dünya siyasal ilişkilerini, süreç içinde, daima yenilenen bir düzenlenme biçimidir. Bilir ki, bir sınırlı durumun akıl koyuşu, yeni durumlarla sürdürülemeyen bir ilişki olur. Bu yüzden akıl üreten tutumlar, toplumun gerçeğidir. Yani bir duruma karşı sizin fevri ve kişisel öfke belirtmeniz, bu kişisel tepkiniz; ava mı deyişle; dik durmanız, bindirme ya da giydirme tabirli tepkiler koymanız, yanlış olabilmektedir. Şimdiki toplumsal ve uluslar arası eşgüdümde bu tür tavırlar aslında sizin bir konumsuz oluşunuzdur.

Çünkü bu tür ilişkiler, sürekli akıl koyuşların kendini geliştirdiği, akıllılıkla, ince nüanslarla; gurur ve onurun belirtildiği alanlardır. Burada siyasetin adı diplomasi olur. Teamülleşen bazı tutumlarda, diplomasinin nezahet ve nezaketi olan asgari tutumlarıdır. Bir akıl koyuşunuzu, diğer bir akıl koyuşunuzla destekler ve sürdürürsünüz. Toplumsal olanın, var oluşu, bunu gerektirir.

Örneğin, diyelim toplumsal diploması makamı alanında bir durum karşısında öfke patlamanızı ortaya koydunuz. Halkta sizi ölçüsüz yüceltti. Buradan sizin ve toplumunuzun kazanacağı hiç bir somut veri yoktur. Üstelikte aynı alanın, bir başka durumunda; bir önceki ölçünüzü (akıl koyuşunuzu-burada öfkenizi) aşmanız gerektiğin de, nasıl bir patlamayı süreçleşeceksiniz ki! Çünkü her öfkeniz, zamanla bir alışma yapacaktır. Bunu aşmak ve etkili olmak için, yeni bir öfke koymayı becermek zorundasınız. Bu da, bir kısır döngü, geri düzlem belirişidir.

Örneğin bir saksıyı yere çalarak karşı tarafa, öfkenizi belirtebilirsiniz! Bu çok kaba ve çok patavatsız bir düzlemdir. Amaç zarar vermek ve bir zararı karşınıza göstermekse, o saksıyı sulamayarak da çiçeği kurutursunuz. Böylelikle de, hem zarar verirsiniz hem de kastınızın bu olmadığını, üzgün olduğunuzu söyleyip, bir unutma sonucunda bunun gerçekleştiğini ileri sürme diplomasisi ve akıllılığını ortaya koyabilirsiniz. Böylelikle karşı taraf da; mesajınızı, kararlılığınızı ve gücünüzü çok güzel almış olacaktır. Sizinde öfke yelkeniniz suya inecektir.

Yani öfke toplumlar arası ilişkilerin sürdürülür ve yerine daima yenisi üretilir, her durumun cevabı olur bir olumlama değildir. Yani değişmenin, yeni bir olumlu olumsuz durumların her karşılığı öfke değil, akıl olmalıdır. Öfke; akıl koyarak konuşamamaktır. Öfkenin karşılığı da karşı öfkedir. Aklın karşılığının, karşı akıl olması gibi. Birisi sürekli bir kısır döngü, diğeri de, sürekli bir üretim ve gelişmedir.

Bu nedenle, halkın ve toplumun talepleri çok farklı olabilmektedir. Halkın istediği ve itibari bulduğu; öfke nöbetli, masa yumruklamalı, külhanbeyi ve maço durumlarındaki tutumlar çokça olabilmektedir. Hatta öfke düzeyli güncellikler de, zaman zaman olabilmektedir. Bu kriterler de, toplumsal değildir. Toplumu yönetenlerin şiarı hiç öfke olmamalıdır. Adeta siniri alınmış et kıvamında, bir olgunluk ve feraset işi ehliyetliliktir.

Toplum; nesnelitenin, objektifliğin, süreçlendiği yol alanlarının, zorunlu ve erekli düzenlenişidir. Burada gözetilecek iki amaç düşünülebilir. Birincisi, toplumunuzun çıkarıdır. Toplumun maddi manevi paylaşımlı çıkarıdır. İkincisi de, devlet kavramınızın devamlılığındaki, zamana uygun düşünülüp geliştirilen, sürekli kaale alınırlıklardır.

Sürecek


a href='http://www.ozgurlukicin.com' mce_href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png' mce_src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 27.7.2009 11:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya