Toplum Ve Halk 16 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplum Ve Halk 16

Halk yaşamını ilk elemeyi; kendi alışmasının güvenli oluşu algılarından çıkarırdı. Böylelikle de alışkanlıkları, belli tepki ile belli tavrı alıyorsa, bu o insana; neden sonuç ilişkisinin değişmez oluşu gibi yansıyordu. Böylece kendisinin tekrar edilir edimlerine, kendisinin bir güven duyma şartlanması idi. Belli ilişkilenişler karşısında, belli davranışları gösterme rahatlığıydı bu. Kendisine güven veren, doğru bildiği bu formellerini kurallaştırdı. Bunları düstursal bir saygılaşmayla ve tekrar eden, gelenek görenek, inanç gibi davranışları; pekiştirip, kutsala dönüştürdüler. İnançlar kanıların yanı sıra bir temel noktayı da böylece taşır ve sarmalanır oldu. Toplumun işleyişi inançlarla bire bir ifade edilir olacaktı ilk başlarda. Yani toplumun işleyişi önce inançlaşacaktı. Bu nesnelliğin öğrenilen ilkesel ilişki inançlaşmasıyla fantezilerin yumaklanması idi.

Halkın devinim alanı bir takım ufak ufak adımların, tekrar eden söz ve eylemleri, yinelenip figürsel somutlandılar. Bu yinelenir figürler totem eksenli mana algısıyla sembollerle izafeliğe yapılaştılar. O çekimlendikleri totem etrafında figürsel tavaf (dönme) ettiler. Saygılaştıkları totemin; bir semboliği ve yine totemin adını taşır olmak; kurallarını bilip, benimsemek, hem grubun adı hem kişinin ortak adı idi. Bu kuralları sürdürmek, halkın aidiyet kimliğidir. Kişi kimliği o dönemlerin pek ayırdın da olduğu bir önemlilik değildi. Grup etnik yapı aitliği Ya da totem halkı, grup aidiyet kimliği önemli idi. Karabaşlar halkı; deve adamlar, ya da öküz adamlar ülkesi gibi. Bu kişileri veya o halkı ya da, o etnitiseleri, bir topluluğun aidi yapıyordu. Bu hal, kişileri, bir grup üyesi veya cemaat üyesi veya grup ve cemaatin aidi olmalarını; taammüden meşru kılıyordu.

İnsan egosu gereği, haz ve elem duygularının doyurulmasına yönelir. Bu nedenle insanlar yaptığı her davranışların; olumlu olumsuz, mutlaka bir karşılığının olduğunu öğrenmiştiler. Çünkü etki eşittir tepki idi. Bu etkiye karşı tepkilerinin, ritüelleşen sembolik davranışlarının da bir karşılığı olmalıydı. Bunlar, o gruba kabul edilirliğini onaylayan, o grubun aidiyeti olma bilincidir. Bu iç algının, dışında belirip somutlanması ve yine kendisinin bu belirimle çekimlenmesidir.

Ve yine bir de eyleminin, dıştan tekrar kendi üzerine yansıyan huzuru, hıfz edilmesi vardı. Bunlar meşruiyet onayı alınmış törenler, şekil ve biçimselliklerdi. Bu töreni ya da merasimi yöneten, saygın ve saygılaşan bilirkişiler, danışman kişiler, halkın kutsalını sembolize eden aracı olmalıydı. Atalar ruhunun tecelli somutluğu bunlarda gerçekleşiyor olmalıydı. Konuşan kâhin değil de kâhin aracılığı ile atalarıdır. Ya da bu kişi aracılığı ile halkın veya kişilerin ulvi uhuvviyet (öznenin içselce varlığa katılma eğilimi kardeşlikten yakınlaşan kendisi kılma duyuşu) duygularını, büyücü ve kâhinlerin tanıklık ve aracılığı ile atalar ruhuna iletmeliydi. Bu soyut amaçlı edimlerin erinci, duyulmalıydılar. Bunlar da onayanın ve onananın taltifi olmalıydı.

Saygın kişinin taltif yetkisi, üye kişilere, kendilerinin kutsal oluşlarını ve totemin saygınlığını kendiliğinden yansı izlenim olarak, özneye dayatıyordu. İşte dayatılan bu izlenimsellik kuralı dinleşen otoriter yapılarla birlikte toplum için kuram ve yasa koymalara kadar gidilmişti. Bu hal, giderayak ilahilik ve kutsallık özüne büründürülerek, toplum ve halk alanların içinde, şimdilik tüze ve güveni sağlar olacaktı. İlerisi için de, tam bir çatışmaya girmenin, sürüklenmesi olacaktı.

İşte toplumsal yapının baştaki henüz çok cılız geliştiği zamana ait bu durum, inançların (geleneğin) topluma da uyumlu olduğu karşılaşmasını ortaya koyuyordu. Böylece inançların toplum işleyişi için yasa koymaları ilk zamanlar için olumlu oluyordu. Ya da toplumsal işleyişin zamanla inançlaşması toplum için olumlu oluyordu. Sonraları topluma ayak bağı olacak bu soyut üretim tarzı, tarihin belli dönemlerine kadar zaman zaman ıstırapların adası, zaman zaman sükûnetlerin vahası olagelmiştir. Ama giderek sorunları bir türlü çözememiştir. Süreç içinde, kendisi de, bu çözüm alanında, çözüm olmak yerine, sorun bir parçası olmaya başlamıştır.

Bu da, halkın kimi çokça devinimlerini, toplum olgusunun ortaya koyduğudur. Toplum üretim tarzı ilişkileri ile bugünkü tüm ahlaki ve yasal normlarımızın, demokrasi özgürlük gibi değerlerimizin anlamlarını kökten değiştirip, aşmaktadır. Bu toplumsal üretimlerin ilişki tarzı, daima gelecekteki toplumların, beliren gebelik cenin süreçleridir.

Geleceğin üretim ve paylaşım süreçleri, toplum ve halk oluş süreçlerinizin paylaşımı ile artık ilişkili olmayabilecektir. Gelecekte bir laboratuar sistemli organizeler olacaktır. Bu laboratuar sistemler şimdiki toplumun parçalı iş bölüşüşünü kendi üzerinde bütünleşmiş edecektir. Şimdiki ayrı birim sistem ilişkisiyle üretimlerini, lav edebilecektir. Kurumlar asgariye dönüşecektir. Bu sistem beklide antik düşünce olan Platon’un belli sayıdaki nüfustan oluşan ütopyası gibi bir nüfus planını kendiliğinden dayatacaktır. Bu laboratuarlar teknik desteklemeye otomatik programlanıp tam manası ile haldeki bizim iş bölüşümü dediğimiz ilişki biçimini kıracaktır.

Şimdiki süreç köylülük gibi temel bir toplumsal bir ilişki biçimini gelişmiş ülkelerde bitirmiştir. Bu insanın evrene açılan ufkunun, çevre ekolojisine daha duyarlı olmanın, uzak dünyaları, belki de yeni yeni programlayan apayrı, yepyeni bir akışı başlatmanın, ayak sesleridir. Burada toplumun insan yanının en öne çıkan tarafı, insanın toplumsal soyut bilgi üretmesidir, asıl olan. Araştırma, buluş geliştirme, bütünleşmiş etme, programlama ve androidsilerle üretmek. Bu organize toplum değildir.

Süreç başlangıcı tersine çevirmiştir. Başlangıçta insan kas ve beyin emeği yoğun, teknik ve teknoloji (Alet, edevat, araç, gereci) azdı. Şimdi insan emeği neredeyse sıfır değere yaklaşmakta, teknoloji devasa ve ürkütücüdür. O insan emeği yoğunluklu toplumdan, teknoloji yoğun hani insan emeği ihmal edilir değere geldik. Bunun paylaşımın daha kimse ortaya koyamadı.

Çünkü insanın toplumsal emeği gide gide insanı işsiz bıraktığı gibi, aynı toplumsal emek, insan kas emeğini de nerede ise devre dışı bırakmıştır. Toplumsal zekâ ile üretmenin gücü, yeni bir oluşuma gelmiştir. Yepyeni bir durumu eylem alanına koymuştur. Meslekler ve bireyler müzeye kalkmak zorundadır. Yeni olan süreçte program, bilişim, yönetim meslekleri var kalacaktır. Bu sistem bizi böyle bir zorluğa getirip dayamıştır. Çok çok azalacak bir insan nüfusu ve evrene açılış macerası başlayacaktır. Artık sadakalık insanı ve sadaka merhametini de arasanız bulamayacaksınız da!

Artık yeni insan, dünyaya mutlu olmak için gelmiş insan değil, sorumluluğu evrensel olana doğru gelişmiş olan bir bilinç eylemselliktir.

Bugünkü toplumsal yaşantımızın hemen yanı başında, bizim teknoloji ve bilgi düzenimizi kavrayamayan, daha bir etnik ve sosyal yapı olan ve teknik ve deneysel uygulanabilir bilimi olmayan Aborjinler yaşamı vardır. Çağdaş teknolojinin yanındaki, bu Aborjinler gibi sosyal yapıları barındırması gibi; laboratuar yaşamı diyebileceğimiz, geleceğin yaşamı da, yanında Aborjinlerin yaşamı gibi kalacak, bir dış halk toplum yaşamını da belki de sürecektir.

Sürecek


a href='http://www.ozgurlukicin.com' mce_href='http://www.ozgurlukicin.com' target='_blank'img border='0' alt='Pardus... Özgürlük İçin...' title='Pardus... Özgürlük İçin...' src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png' mce_src='http://www.pardus.org.tr/banner/bts01.png'/a

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 26.7.2009 12:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya